Söz konusu Türkiye olduğunda gezginler için eşsiz bir coğrafya olduğunu söylemek mümkün. Ülkemiz, on binlerce yıllık geçmişi boyunca birbirinden farklı onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış topraklardan oluşuyor. Görece yüz ölçümü küçük olan Türkiye’de hangi şehre giderseniz gidin kendine özgü doğal güzellikler ve on binlerce yıllık tarihi geçmişinden günümüze miras kalan tarihi noktaları görmeniz mümkün.
Böylesine zengin topraklar üzerinde bir gezgin olmak istiyorsanız kendinize onlarca farklı seyahat rotası çizebilirsiniz. NeredenNereye.com ailesi olarak biz de Türkiye’nin en çok ziyaretçi çeken tarihi mekanlarını kısaca listeledik.
İçerikteki Konular
Aspendos – Antalya
Söz konusu Antalya olduğunda sayılacak onlarca farklı mekan bulunuyor. Aspendos bunların en çok dikkat çekenlerinden bir tanesi. Akdeniz Bölgesi’nde oldukça sağlıklı şekilde korunmayı başarmış olan bu antik tiyatro mimarisi ile dönemini o denli iyi yansıtıyor ki, görenler bir daha görmek istiyor. Aspendos tüm misafirperverliği ile sizleri agorayı, bazilikayı, anıtsal takı, meclis binasını, caddeyi ve Helenistik tapınağı görmeniz için davet ediyor.
Zeugma Antik Kenti – Gaziantep
Fırat Nehri’nin kıyısında bulunan Zeugma Antik Kenti içerisinde heykeller, kabartmalar ve mezar stellerinin yanı sıra birbirinden harika mozaikler sizleri bekliyor. Gaziantep, eski Mezopotamya medeniyetlerinin kesişim noktasında kurulmuş bir yerleşim alanı olarak on binlerce yıllık bir tarihe ev sahipliği yapıyor ve bu köklü geçmişin izlerini bugün şehirde rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Nemrut Dağı – Adıyaman
Adıyaman’da yer alan Nemrut Dağı, Türkiye’nin en ikonik turizm alanlarından bir tanesi. Dünyanın en güzel gün batımlarından birine ev sahipliği yaptığı düşünülüyor. Binlerce yıl öncesinde yaşamış olan medeniyetlerden kalma heykeller tarihin gizemli ışıklarının günümüze saçılmasına olanak sağlıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Nemrut Dağı ve burada yer alan heykeller son derece başarılı şekilde korunmayı başarmış. Burada olduğu tahmin edilen ünlü kral mezarı ise yapılan onlarca kazı çalışmasına rağmen hala gün yüzüne çıkarılamamış durumda.
Sümela Manastırı – Trabzon
“Meryem Ana Manastırı” olarak da bilinen Sümela Manastırı eşsiz bir doğanın içerisinde saklanmış mükemmel bir tarihi yapı. Giriş ücreti 25 TL olan manastır, hem ülke içerisinden hem ülke dışından hemen hemen yılın her döneminde binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Sümela Manastırı’nı ziyaret ederken hafızalarınızda yer edecek olan manzaraları ölümsüzleştirmek için yanınıza fotoğraf makinenizi almayı unutmayın.
Safranbolu – Karabük
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bir başka eserimiz olan Safranbolu evleri aynı zamanda tarihi yapısı en şekilde korunan şehirlerden biri olarak biliniyor. Safranbolu; evleri, konakları, hanları ve çeşmeleri ile adeta Osmanlı mirasını günümüzde yaşatmak için üstün bir çaba sarf ediyor. Doğal yapısını bozmadan yaşamını sürdüren bu bölgede huzurlu bir tatil yaparken bu tarihi evleri yakından görmek bir hayli keyifli.
Kapadokya – Nevşehir
1985 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kapadokya hiç şüphesiz turistlerin en çok merak ettikleri noktalardan bir tanesi. Peri bacalarından, oyuklu evlere ve binlerce yıllık kiliselere ev sahipliği yapan Kapadokya yılın her mevsiminde bir başka güzel. Bu nedenle yıl boyunca dünyanın farklı noktalarından milyonlarca turiste ev sahipliği yapıyor.
Ayasofya Müzesi – İstanbul
Hem mimari yapısı hem de içerisinde barındırdığı mozaikleri ile dikkat çeken Ayasofya binlerce yıllık bir tarihe geçmiş. Yapıldığı günden bu yana çeşitli yıkımlar ile karşılaşmış olsa da bugün hala ayakta durarak İstanbul’un sembol yapılarından bir konumunda bulunuyor. Dünyanın farklı noktalarından ziyaretçileri ağırlayan Ayasofya’yı gezmek için yaklaşık 60 TL kadar bir giriş ücreti ödemeniz gerekiyor.
Topkapı Sarayı – İstanbul
Osmanlı İmparatorluğu Türkiye toprakları üzerinde yüzlerce yıl boyunca ayakta kalmış medeniyetlerden biri. Bu nedenle hiç şüphesiz ülkenin dört bir köşesinde bu imparatorluktan günümüze kalan miras değerinde tarihi yapıları görmek mümkün. Bunların en önemlilerinden bir tanesi ise İstanbul’da yer alan Topkapı Sarayı. Mimarisi dönemin sanat anlayışına ışık tutan saray günümüzde müze olarak kullanılıyor. Saray içerisinde birçok farklı bölme ve birbirinden ilginç tarihi eserler yer alıyor. Topkapı Sarayı, İstanbul ziyaretçilerinin kesinlikle görmesi gereken noktalardan bir tanesi.
Efes Antik Kenti – İzmir
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan antik kent içerisinde özellikle Hristiyanların sıkça ziyaret ettiği Meryem Ana Evi dışında Artemis Tapınağı, Celsus Kütüphanesi, Ashab – ı Keyf Mağarası, Çukuriçi Höyük, Selçuk Kalesi, St. John Bazilikası, İsa Bey Cami gibi bölümlere ev sahipliği yapıyor. Günümüze kadar ulaşmayı başarmış, en iyi şekilde korunmuş antik kentlerden biri olan Efes Antik Kenti her yıl dünyanın farklı köşelerinden milyonlarca turiste kapılarını açıyor. Dönemi’in sosyokültürel yapısı ile birlikte mimari anlayışını da günümüze taşıyan Efes Antik Kenti, Türkiye’de kesinlikle görülmesi gereken tarihi noktalardan bir tanesi.
Xanthos ve Letoon Antik Kentleri – Antalya
Türkiye’nin yaz turizmi denildiğinde ilk akla gelen noktalarından bir tanesi olan Fethiye’ye 46 km uzaklıkta Kınık Köyü yakınlarından bulunan Xanthos ve Letoon Antik Kentleri 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Bu iki antik kentin geçmişine bakıldığında köklü geçmişlerinin M.Ö 8.yüzyıla kadar uzandığını görebilirsiniz. Antalya’nın eşsiz doğal güzelliklerinin tadını çıkarırken tatiliniz sırasında bu iki antik kenti ziyaret ederek tarihin gizemli kapılarını aralayabilirsiniz.
Hasankeyf – Batman
“Mağaralar Şehri” ve “Kayalar Kenti” olarak da bilinen Batman şehrimizde yer alan Hasankeyf, döneminde içerisinden geçen ticaret yolu nedeni ile birbirinden farklı medeniyetlerin egemenliği altında kalmış. Bu nedenle bölgede günümüzde farklı medeniyetlerin eserlerini görmek mümkün. Bu kendine özgü otantik coğrafyayı mutlaka seyahat rotanıza eklemelisiniz.
Türkiye’nin her köşesine en uygun otobüs bileti NeredenNereye.com’da!
