“Gelecekte bizi nelerin beklediğinin en iyi falcısı geçmişte yaşadıklarımızdır.” -H.G.Wells-

Geçmiş bazen unutmak istediğimiz bazen de tekrar tekrar yaşamak istediklerimiz ile dolu olabilir. Ancak tecrübe ile sabittir ki, geçmişimiz geleceğimizin en büyük yol göstericisidir. Seyahat etmek, farklı yerleri keşfetmek, farklı kültürleri görmek ve tarihin gizemli sayfalarına bir göz atmak seyahat severlerin vazgeçilmezleri arasında yer alır. Söz konusu tarih olduğunda ise ülkemizin dünyanın en nadide noktalarından biri olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım. İstanbul başta olmak üzere pek çok şehrimiz dönemin en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerden geri kalanları günümüze miras olarak taşımayı başarmıştır.

Türkiye sınırları içerisinde Hititler, Asurlar, Lidyalılar, Yunanlılar, Roma, Bizans ve çok daha fazla medeniyet kendisine bir yaşam alanı yaratmıştır. Tarih açısından incelendiğinde bu medeniyetlerden kalan sayısız eser ülkemiz topraklarında bulunmaktadır. Bu durum bizler için geçmişi daha yakından tanıma fırsatını sağlıyor. Geçmişte bu topraklarda hüküm sürmüş en büyük medeniyetlerden bir tanesi de altı yüz yıllık tarihi şüphesiz Osmanlı. Üç kıtada yönetimi elinde bulunduran imparatorluk bugünkü topraklarımız içerisinde sayısız eser bırakmıştır. Bizler de sizin için Osmanlı döneminden kalma eserleri kalemi almayı düşündük ve Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken beş harika Osmanlı eserini listeledik.

Selimiye Camii, Edirne

Osmanlı dönemin şüphesiz en çok tanınan isimlerinden bir tanesi bizlere miras bıraktığı sayısız eser ile mimari yeteneğini tüm dünyada tanıtmayı başaran Mimar Sinan’dır. Edirne’de bulunan Selimiye Camii ise Mimar Sinan’ın ustalık eserim olarak tanımladığı bir mimari şaheserdir. Bugün Selimiye Cami’nin mülkiyeti Sultan Selim vakfında bulunmaktadır. Camii zaman içerisinde Edirne şehrinin sembolü haline gelmiştir. 1569 – 1575 tarihleri arasında Sultan Selim’in emri ile yaptırılan cami günümüze kadar mimari özelliklerini kaybetmeden korumayı başarmıştır. İncelendiğinde Mimar Sinan’ın yeteneğine hayran kalmamak mümkün değil. İçerisinde kısa bir tur attığınızda en dikkat çekici özelliklerinden birinin yapıyı çevreleyen camlar olduğunu görüyorsunuz. Gerçekten gün ışığının verimli kullanılması açısından harika bir tasarıma sahip olan camlar dışında sütunlarda yer alan işlemeler ise ayrı bir işçilik harikası.

Topkapı Sarayı, İstanbul

İstanbul, günümüzde olduğu gibi geçmişte de oldukça kozmopolit bir yapıya sahip. Pek çok farklı medeniyetten kalma esere ev sahipliği yapıyor. Şehir içerisinde Osmanlı döneminde de farklı dinlerden, farklı kültürlerden insanlar bir arada yaşamayı başarmış. Osmanlı döneminden kalma en nadide eserlerden bir tanesi ise Topkapı Sarayı. Tarihi yarımadada bulunan saray günümüzde bir müze olarak ziyaretçilere açık. Sarayın birkaç noktası hariç hemen hemen her yerini gezmeye izin veriliyor. Padişahların kuşandığı silahlardan gündelik kıyafetlerine saray mutfağından hazine odasına pek çok bölmeyi görmeniz mümkün.

Eyüp Sultan Türbesi, İstanbul

Ramzan ayı içerisinde ülkenin en çok ziyaret edillen yerleri arasında Eyüp Sultan’ın olduğu bir gerçek. İstanbul’un fethinden sonra inşaa edilen bu yer dini tarihimizde büyük öneme sahip olan Eyüb Sultan Hazretleri anısına yapılmıştır. Rivayete göre, Fatih’in lalası Akşemseddin tarafından sahabenin mezarının tam yerinin bulunması ile inşaa alanı belirlenmiştir. Pek çok insan dini bayramlarda, Cuma günlerinde buraya gelerek dua eder ve dileklerde bulunur. Yapımınına 1455 yılında başlandığı bilinmektedir. Ramazan ayı boyunca iftar saatlerinde burada çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

İshak Paşa Sarayı, Ağrı

İshak Paşa Sarayı, Osmanlı mimarisinin Topkapı Sarayı’ndan sonra en değerli eserlerinden bir tanesidir. Osmanlının pek çok eser bıraktığı lale devrinin son örneklerinden bir tanesidir. Bu harika eserin yapımının yaklaşık olarak yüz yıl kadar sürdüğü tahmin edilmektedir. Mimari bakımdan incelendiğinde yalnızca Osmanlı dönemine ait motifler taşımaz. İshak Paşa Sarayı içerisinde Osmanlı, Fars ve Selçuklu mimarisi ile örtüşen motifleri görmek mümkündür. İlginç bir bilgi olarak eklenebilir ki, İshak Paşa Sarayı dünyanın ilk kalorifer sistemi döşenen sarayıdır. Saray ile ilgili bir rivayette mevcuttur. Rivayete göre civarda yaşayan yerel halkın sağdığı sütler muazzam bir tesisat ile saraya ulaştığı ve saryın çeşmelerinden süt aktığıdır.

Süleymaniye Camii, İstanbul

Camii, Muhteşem Süleyman olarak tanınan Kanuni Sultan Süleyman için inşa edilmiştir. Mimar Sinan’ın en değerli eserlerinden biri olarak bilinmektedir. Eski İstanbul’un merkezi olarak kabul edilen tarihi yarımada içerisinde yer almaktadır. Dini günlerde ziyaretçi akınına uğrayan cami yıl içerisinde pek çok yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlar. Caminin hemen karşısında yer alan tarihi lokantalar ise ramazan ayı boyunca neredeyse hiç boş kalmamaktadır. Mimar Sinan’ın bu eseri için özellikle düzenlediği akustik ses sistemi görülmeye değerdir.

Listemizde yer alan yada birbirinden farklı pek çok tarihi yapıyı yerinde görmek için yolculuğunuza NeredenNereye.com üzerinden en uygun uçak yada otobüs biletlerini satın alarak başlayabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin