İstanbul, hiç şüphesiz Türkiye’nin en ilgi çekici şehirlerinden biri olduğu gibi aynı zamanda dünyanın en gözde şehirlerinden biri. On binlerce yıl öncesine uzanan tarihi boyunca İstanbul, dünyaya yön vermiş medeniyetlere, imparatorluklara ev sahipliği yapmış. İki kıtayı birbirine bağlayan eşsiz jeopolitik konumu nedeni ile tarihin her döneminde cazibe merkezi olan şehir bugün Türkiye sınırları içinde en fazla nüfusa sahip olan metropol konumunda. Binlerce yılın bünyesine kattığı özelliklerden biri de şüphesiz artık mozaik halini almış olan demografik yapısı. Bu hareketli şehir içerisinde onlarca farklı kültürün karışımını bir arada görmek mümkün. Tarihin her döneminde güçlü medeniyetlerin ilgi odağı olmuş olan İstanbul’da günümüzde de bu medeniyetlerin izlerini görmek mümkün. Şehrin hemen hemen her köşesi tarihin tozlu sayfalarına kapı açan onlarca tarihi esere ev sahipliği yapıyor. Bizim kültürümüzün bir parçası olan camilerde şehirde en fazla yer alan tarihi eserler arasında. Yerli ve yabancı milyonlarca turist tarafından ziyaret edilen İstanbul’un tarihi camileri yılın tamamında ziyaretçilerine kapılarını açıyor. NeredenNereye.com ailesi olarak siz gezginler için İstanbul’da görülmesi gereken tarihi camileri kısaca derledik. 

Süleymaniye Cami

Eski İstanbul’un merkezi konumlarından birinde yer alan Süleymaniye Cami, Osmanlı döneminin en ünlü isimlerinden biri olan ve dünya çapında yankı uyandıran eserler veren Mimar Sinan tarafından, Kanuni Sultan Süleyman adına 1550 – 1557 yılları arasında yapılıyor. Süleymaniye yalnızca yurt içinden gelen ziyaretçileri değil muhteşem mimari yapısı ile yurt dışından gelen ziyaretçileri de etkisi altına almayı başarıyor. Mimar Sinan’ın “kalfalık dönemi” olarak adlandırdığı bu eserde Osmanlı mimari anlayışının en ince motifleri büyük bir özen ile işlenmiş. Mimar Sinan’ın uzun bir süre boyunca üzerinde çalıştığı eserin akustik yapılanması öylesine kusursuz bir denge ile oluşturulmuş ki, içerisinde sağlanan ses iletimi bugün bile insanların ilgisini cezbediyor. 

Sultan Ahmet Cami 

Serbest bir yerleşim düzeni ile kurulmuş olan bu cami, külliye, hünkar kasrı, sıbyan mektebi, hamam, darüşşifa, dükkanlar, imaret – i amire gibi bölümlerden oluşuyor. 17. Yüzyılda I. Ahmet tarafından Sedefkar Mehmet Ağa’ya yaptırılan cami yurt dışında “Blue Mosque” olarak biliniyor ve yıl içinde dünyanın farklı noktalarından çok sayıda ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Yapıldığı dönemden günümüze kadar büyük özenle korunmuş cami Osmanlı mimari anlayışının şık bir örneği olarak oldukça sağlıklı şekilde günümüze kadar ulaşmayı başarmış. Büyük bir sanat işçiliği ile ortaya çıkarılmış olan İznik çinileri ile süslenen cami iç mimarisini renklendiren bu özelliği ile de oldukça dikkat çekiyor.

Eyüp Sultan Cami

Haliç’in kuzeyinde yer alan bu caminin yapımına ilk olarak 1458-1459 yılları arasında başlanmışsa da tamamlanması III. Selim zamanında gerçekleştirilebilmiş. Özellikle cuma günlerinde İstanbul’un, Eyüp semtinde yurdun her noktasından ziyaretçiler camiyi görmek için bölgeye akın etmektedir. Mimari yapısı ile Osmanlı döneminin mimaride yaygın olan sanat anlayışını oldukça başarılı şekilde yansıtan cami aktif olarak kullanılmaya devam ediyor. Yaşanılan birkaç ufak problemden sonra 1956 -1958 tarihleri arasında cami için yenilenme çalışmaları yapılmış olsa da orijinal yapısı korunmayı başarmış. Eyüp Sultan Cami yakınlarından bulunan Pierre Loti Tepesi de göz alıcı manzarası ile camiyi ziyaret gelenlerin İstanbul’u daha geniş bir manzaradan keşfetmek isteyenlerin adresi oluyor. 

Fatih Cami 

Fatih Sultan Mehmet tarafından verilen emir ile 1463 yılında yapımına başlanan caminin tamamlanması 1470 yılını bulmuş. Tarihi kaynaklarda belirtildiğine göre Fatih Sultan Mehmet bu eserin şehrin o zamanlar merkezi olarak kabul edilen On İki Havari Kilisesi’nin bulunduğu noktaya yapılmasını emretmiş. Bu isteğinin arkasında ise “insanlara bölgede artık farklı bir dinin hakim olduğunu göstermek,” düşüncesinin olduğu belirtiliyor. Uzun yıllar içerisinde yaşanılan depremler neticesinde caminin bazı bölümleri hasar almış olsa da Sultan III. Mustafa döneminde gerekli tamirat çalışmaları yapılmış ve bu muhteşem eser günümüze kadar ulaşmayı başarmış. 

Beyazıt (Beyazid) Cami

Sultan II. Beyazıt tarafından 1505 yılında yaptırılan bu cami Osmanlı dönemindeki İstanbul’un en merkezi konumunda yer alıyor. Hemen yanı başında yer alan İstanbul Üniversitesi ve Beyazıt Cami yıl içerisinde çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor. Eşine ender rastlanan bir akustik düzene sahip olan camide sesler oldukça net şekilde duyulabiliyor. Oldukça uzun yıllar boyunca işlevsel olarak kullanılmaya devam ederken yıpranmış olduğundan son yıllarda tamirat çalışmaları yapıldı. Bizans dönemi alanında uzmanların söylediğine göre bu caminin yerinde önceden dönemin en ünlü mimari yapılarından biri olan Hagia Anastasia Kilisesi yer alıyormuş. 

Ortaköy Cami 

Neo Barok tarzında inşa edilen bu cami eşsiz boğaz manzarası ile dikkat çekiyor. Büyük Mecidiye Cami olarak da bilinen bu eser, dönemin mimari esintilerini en belirgin şekilde sergileyen eserlerden bir tanesi. Cami 1853 yılında Sultan Abdülmecit tarafından Mimar Nigoğos’a yaptırılmıştır. Caminin iç mimarisinde mozaik, mermer ve somaki mermer olmak üzere üç bileşen kullanılmış. Bu eşsiz tarihi eser bu yönü ile hem dış görünüş hem de iç mimari açısından son derece başarılı bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. 

İstanbul Otobüs Bileti NeredenNereye.com’da! Türkiye’nin her noktasına en kısa sürede yolculuk yapmak, listemizde yer alan tarihi eserleri yakından görmek için en uygun otobüs biletlerini NeredenNereye.com üzerinden online olarak satın alabilirsiniz. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin