Gaziantep, ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan bir şehrimiz olarak özellikle binlerce yıllık tarihi birikimiyle dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerini büyülüyor. NeredenNereye.com olarak siz sevgili ziyaretçilerimizi bu şehrin 7 harika tarihi noktasına kısa bir yolculuğa çıkarıyoruz.

Gaziantep, günümüzde içerisinde bulunduğu bölge ile birlikte değerlendirilip burada yapılan arkeolojik çalışmalar göz önüne alındığında dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Şehrin kökenleri M.Ö 5600 yıllarına kadar uzanıyor.

Coğrafi konumu nedeni ile eski Mezopotamya ve Akdeniz arasındaki bir bölgede kalan Gaziantep, bu özelliği ile medeniyetlerin temellerini atmış olan uygarlıkların kesişim noktalarından biri olarak biliniyor. Bu neden de günümüzde dahi modern yapılanmaların içerisinde şehirde pek çok farklı kültürden tarihi değerleri görebilmek mümkün. 1071 senesinde Selçukluların Anadolu’ya akınından önce şehirde Persler, Büyük İskender, Romalılar ve Bizanslılar hakimiyet kurmuş.

“Aintap” olarak bilinen şehir oldukça uzunca bir süre boyunca Selçuklu beyleri tarafından yönetilmiş, daha sonrasında Yavuz Sultan Selim’in doğu seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Elbette Osmanlı kontrolüne geçmiş olsa dahi Gaziantep içerisinde oldukça yoğun Ermeni ve Hristiyan nüfusu bulunuyordu. Neticede günümüzde şehirde aynı dönemden kalma çok sayıda kiliseyi görmek mümkün.

Halk arasında Antep olarak bilinen şehir, Milli Mücadele döneminde ülkenin farklı noktalarına giriş yapan işgal kuvvetlerine karşı eşine ender rastlanır bir direniş göstermiş ve birçok insanın şehit olmasını nedeni ile cumhuriyet döneminde “Gazi” unvanına layık görülmüştür. Yakın dönem siyasi tarihi açısından son derece önemli olan şehrimiz, ülkemizin kurucusu, Mustafa Kemal Atatürk’ün de kalbinde ayrı bir yere sahip olarak kendisinin fahri nüfusunu almış.

Gaziantep denildiğinde ülkemizde ilk akla gelen şüphesiz şehrin benzersiz mutfak kültürü oluyor. Ziyaretçiler bu konuda haksız da sayılmaz zira Gaziantep mutfağı UNESCO tarafından tescillenmiş bir mutfak. Bu haklı şöhreti nedeni ile ziyaretçiler şehirde ilk olarak, “baklava, küşneme, beyran çorbası, nohut dürümü, katmer, kebap” gibi yöresel lezzetlerin tadına bakıyor.

Şehre ilk defa gelen ziyaretçiler için Gaziantep Kalesi ve çevresini keşfetmek son derece önemli. Burası tarihi kentin kalbi diyebiliriz. Gaziantep’in tarihine ışık tutan birbirinden değerli müzeler bu bölümde yer alıyor. Şehirde müzekart almak da mümkün. Bu sayede uzun bir tarihi serüvene sahip en değerli müzelerini fazladan ücret ödemeden gezebilirsiniz.

Zeugma Antik Kenti

M.Ö 300’lü yıllarda tarihin en büyük komutanlarından biri olan Büyük İskender tarafından kurulan şehir, bugün dünyanın en önemli antik kent kalıntılarından biri olarak kabul ediliyor. Kent I. Selevkos Nikator tarafından kurulmuş, İskender döneminden sonra da büyük değer gören kent Roma ve Bizans için de stratejik bir nokta olarak belirlenmiş. Temelde iki kısımdan oluşan Zeugma Antik Kenti, bir köprü vasıtası ile birbirine bağlanıyor. Romalıların bıraktığı bir yapı içerisinde bulunan dünyaca ünlü Çingene Mozaiği bugün şehrin sembolü haline gelmiş, en önemli bölümü.

Dülük Antik Kenti

 Gaziantep merkezinden 10 km uzaklıkta bulunan şehir, insanlık tarihinin en değerli ticaret yollarından biri olan tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş. Bu nedenle neredeyse dönemin tüm büyük medeniyetlerinin ufak da olsa bir izini burada görmek mümkün. Hititlerin en önemli dini merkezlerinden biri olan şehirde günümüzde bu medeniyetin özellikle manevi yapılanmasını aydınlatan eserler karşımıza çıkıyor. Belki inanması güç ancak arkeolojik çalışmaların halen devam ettiği kentin tarihi 600 bin yıl öncesine dayanıyor.

Alman ve Türk arkeologların birlikte çalışması neticesinde ortaya çıkarılan bu dini merkez pek çok kişi bilmese de dünya tarihi açısında son derece değerlidir. Bölgenin en önemli yapısı olduğu düşünülen Dülük Mitas Tapınağı, keşfedildiğinde bilinen insanlık tarihine yeni eklemelerin yapılmasına neden olmuştur. Günümüzde halen devam edilen kazılarda elde edilen eserler öylesine uzun bir tarihi süreci karşımıza çıkarır ki, içlerinde Alt Paleotik döneme ait eserler dahi bulunmaktadır.

Zincirli Bedesten Çarşısı 

Bedestenin içerisinde yer alan kitabesinde Hüseyin Paşa tarafından yaptırıldığı bu yapılar için günümüz AVM’lerinin tarihi versiyonu demek yerinde olacaktır. Elbette bahsettiğimiz tarihin en büyük ticaret yollarının üzerine kurulmuş olan Gaziantep’te bedestenlere rastlamak insanı hiç mi hiç şaşırtmıyor. 1781 yılında yapılan Zincirli Bedesten ve Kemikli Bedesten günümüzde hem şehrin sembol yapıları olarak kabul ediliyor hem de bu döneme en sağlıklı şekilde ulaşmış tarihi yapıları arasında görülüyor. Büyük bir yangından nasibini almış olan bu bedesten günümüzde içerisinde yer alan 80 dükkan ile birlikte şehrin aktif alışveriş noktalarından biri olmaya devam ediyor.

Bakırcılar Çarşısı

Günümüz dünyasında unutulmaya yüz tutmuş zanaatin hala yaşatıldığı Bakırcılar Çarşısının 500 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Hala aktif olarak alışveriş merkezi olarak kullanılan yapı Gaziantep’i ziyarete gelenlerin sevdiklerine hediyelik eşya almak için uğrak noktaları halinde. Gaziantep’in en çok bilinen sembol yapılarından biri olan Bakırcılar Çarşısı içerisinde tarihi dükkanlar hala aktif olarak kullanılıyor. Muhteşem el emeği bakır ürünlerin satıldığı yapı şehre gelen yabancı turistlerin de en çok ziyaret ettiği noktaların başında geliyor.

Gaziantep Kalesi

Arkeolojik çalışmalar neticesinde M. Ö 600 yıllarında yapıldığı tahmin edilen Gaziantep Kalesinin kim tarafından niçin inşa edildiği hala gizemini koruyor. Kale, Gaziantep denildiğinde herkesin aklına gelen ilk yapı olarak şehrin en bilindik sembolü konumunda. Şahinbey ilçesinde yer alan kalenin bulunduğu höyüğün tarihi 6000 yıl öncesine kadar uzanmakla beraber günümüzdeki şekli Bizanslılar tarafından belirlenen yapının 30 metre kadar yüksekliği bulunuyor. Şehir merkezinde yer aldığı için ulaşımın son derece kolay olduğu yapı şehrin ziyaretçileri tarafından mutlaka görülmesi gereken yapıların başında geliyor.

Rumkale

Üç tarafı baraj gölleri ile çevrili olduğu için yarım ada olarak görülen Rumkale, Merzimen Çayı’nın hemen yakınında yer alıyor. Günümüze değin uzanan tarihi boyunca doğa ile bütünleşen yapı da beşeri unsurlar, doğal yapılanmalardan zorlukla ayırt ediliyor. Kale, geçmişten günümüze Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin ve Kale-i Zerrin (Altın Kale) gibi farklı isimlerle anılmış olan kale görenleri büyülüyor desek abartmış olmayız. Kale ziyaretiniz sırasında Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı gibi kalıntıları ziyaret görebiliyorsunuz.

Pişirici Kasteli

Kastel, kısaca tarihte su kaybını önlemek için inşa edilmiş yeraltı dehlizleri olarak tanımlanabilir. Kurak Akdeniz ikliminin altında sıcaklıkların 40 derecenin üstüne kadar çıkabildiği Gaziantep’te de geçmişte su kaybını önlemek oldukça büyük önem teşkil ediyormuş. Bu amaç doğrultusunda yapılan ve şehrin en önemli mimari yapılarından biri olarak görülen Pişirici Kasteli güzelliğini hala korumaya devam ediyor.

Bir mescit ile birlikte 1282 yılında Selçuklu tarafından inşa edilen kastel dönemin mimari anlayışına ışık tutuyor. Yapılan araştırmalar sonucunda Gaziantep’te 6 kastel bulunmasına karşın yalnızca Pişirici Kasteli’nin hala aktif olarak kullanıldığı ortaya çıkarılmış. Ortasında yer alan kaynayan su sayesinde, Selçuklu döneminde abdest, çamaşır yıkama, temizlik gibi farklı amaçlar için kullanılmış yapı hem tarihi hem de mimari değeri nedeniyle UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınmış.

Gaziantep’in harika tarihi noktalarını en kısa sürede keşfetmek için en uygun Gaziantep otobüs biletlerini NeredenNereye.com üzerinden satın alabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin