Bugün rotamızı Ege’ye bölgenin gözde şehirlerinden biri olan Denizli’ye çeviriyoruz. Denizli, 2017 yılında yapılan araştırmalara göre bir milyonun üzerinde olan nüfusu ile ülkenin yirmi birinci kalabalık şehri konumunda bulunuyor. Ege ve Akdeniz Bölgesi arasında bir geçiş noktası konumunda bulunan bu harika şehrimiz ülkede en çok meşhur horozu ve tekstil ürünleri ile biliniyor.

Denizli’nin tarihine kısa bir şekilde yakından bakacak olursak, bu doğal güzellikleri ile insanların dikkatini çeken şehrin tarihin en eski dönemlerinde de yerleşim için uygun bulunduğu ve insanlar tarafından yerleşim merkezi olarak kullanıldığı görülüyor. Denizli’nin ne kadar köklü bir tarihe sahip olduğuna dair izleri bugün şehirde modern yapıların arasında kendine yer bulmayı başarabilmiş antik kentlerin sayısına bakarak anlayabilirsiniz. Denizli antik kentler bakımından son derece zengin bir coğrafya. Şehir merkezine yaklaşık 6 km uzaklıkta kurulmuş olan Laodikeia Antik Kenti yapılan araştırmaların sonucuna göre Denizli’nin en eski yerleşim yeri olarak kabul ediliyor. M.Ö 261 – 263 yılları arasında kurulan bu antik kent, Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodike adına yaptırılmış. Elbette Laodike Antik Kenti, Denizli’de yer alan 19 antik kentten yalnızca bir tanesi.

Bölgeye ilk yerleşimi gerçekleştiren Türk boyları tarafından içinden yer alan antik kent nedeni ile şehre Ladik ismi verilmiş. Ancak, denize kıyısı olmamasına karşın bugün “Denizli” olarak anılması dilin zaman içerisinde nasıl değişime uğradığının en büyük kanıtlarından bir tanesi. Denizli ismi, Orta Asya’dan bu topraklara ilk defa göç eden Türk boyu Tengizler (Öz Türkçe’de deniz demek) tarafından verilmiş. İlk zamanlar Tenguzlu olarak anılan şehrin ismi zaman içerisinde değişime uğrayarak Denizli halini almış. Denizli ilk defa 1070 yılında, Malazgirt Savaşı’nın sonucunda Türkleri bünyesinde ağırlamaya başlamıştır. Bu tarihten itibaren sonra çeşitli beylikler ve devletler bünyesinde hüküm sürmüş olsa da bir Türk yurdu olarak anılmış ve günümüze kadar ulaşmış. Bu tarih boyunca yalnızca birkaç yıllığına Denizli toprakları Bizans’ın sınırlarına dahil edilmiş ancak oldukça kısa bir süre sonra yeniden Türk beyliklerinin hakimiyetine alınmış. 1176 Miryokefalon Savaşı, Denizli’nin kesin olarak Türklerin eline geçtiği tarih olmuş ve bu tarihten sonra şehir el değiştirmemiş. Bu tarihten sonra yalnızca Türk devletleri arasında el değiştiren topraklar üzerinde Selçuklu, Osmanlı, Bizans gibi tarihin farklı dönemlerinde isimlerini tarih sahnesine kazımyı başarmış büyük devletlerin izlerini bugün modern yapılanmalar ile kurulan şehir içerisinde bile görmek mümkün.

Pamukkale Travertenleri

Denizli, söz konusu olduğunda gezilecek, görülecek yerlerin başında Pamukkale Travertenleri geliyor elbette. Dışardan bakıldığında, bembeyaz pamuk kaplı tepecikleri andıran bu yer, eşsiz coğrafi oluşumu ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Bir masal kitabından fırlamış hissi uyandıran Pamukkale Travertenleri yerli ve yabancı çok sayıda ziyaret ediliyor. Şaşırtıcı doğal güzelliğinin yanı sıra travertenler barındırdığı su kaynakları ile binlerce yıldır bir şifa kaynağı olarak da anılıyor.

Hierapolis Antik Kenti

Hierapolis, Denizli merkezine 18 km mesafede yer alan Pamukkale Travertenleri’nin hemen arkasında bir Frigya Kenti. Yapıldığı tarihten günümüze kadar geçirdiği süreç düşünüldüğünde son derece başarılı şekilde korunduğunu söylemek mümkün. M.Ö 2. yüzyılda Bergama Krallığı tarafından yapıldığı düşünülen antik kentin ismini Yunan Mitoloji’ne göre ismini dönemin Amazon kraliçesi olan Hiera’dan aldığı tahmin ediliyor. Bugün gördüğümüz Hierapolis aslında kentin Roma döneminde yenilenmiş hali. Geçirdiği büyük bir depremde birçok alanı yıkılan şehri Romalılar yeniden yapmış ve günümüze kadar ulaştırmayı başarmışlar.

Antik Havuz (Kleopatra Havuzu)

Tam 23 yüzyıllık bir havuz, Denizli’de tüm misafirperverliği ile sizleri bekliyor. Antik dönemde bir yerleşke olan bu havuz, dönem içerisinde yaşadığı deprem sonucunda ortaya çıkan çukurun su kaynakları tarafından doldurması ile oluşmuş. Deprem neticesinde antik şehrin sütunları da havuzu oluşturan çukura yıkıldığından, günümüzde son derece ilgi çekici bir alan olmuş. Pamukkale Travertenlerine oldukça yakında yer alan Antik Havuz, Denizli’de mutlaka görmeniz gereken yerlerden bir tanesi.

Laodikeia Antik Kenti

Ö 261 -263 yılları arasında kurulan Laodikeia Antik Kenti bugünkü şehir merkezine 5 -6 km mesafede yer alıyor. Bu şehrin, Denizli’de yerleşik hayatın ilk örneği olduğu düşünülüyor. Yapılan arkeolojik çalışmalar neticesinde çıkarılan eserler şehir müzesinde sergileniyor. Antik şehir içerisinde, 2 tiyatro, 4 hamam, 5 agora, 5 çeşme, 2 anıtsal giriş kapısı, meclis binası, tapınaklar, evler bulunuyor. Her ne kadar bütün şekli ile korunamamış olsa da Anadolu’nun en değerli tarihi kalıntılarına ev sahipliği yapıyor.

Tripolis Antik Kenti

Tripolis Antik Kenti, Denizli merkezine 40 km mesafede yer alıyor. Buldan ilçesinin sınırları içerisinde bulunan antik kent özellikle tatili sırasında tarihin tozlu sayfalarına kapı açmak isteyen ziyaretçilerini kucaklıyor. Konum olarak Frigya – Lidya uygarlıklarının kesişim noktasında bulunan antik kent ticaret yolunun üzerinde kurulmuş olmasından dolayı son derece gelişmiş bir yapıya sahip.

Işık Gölü ve Tokalı

Çivril’e bağlı Işıklı Gölü, sahip olduğu doğa manzarası ile görenleri büyülüyor. Yakın bölgelerde yaşayanlar için harika bir hafta sonu kaçamağı şansı sunan bu alan hem bir balık yetiştirme tesisi hem de kuşların üreme alanı olarak kullanılıyor. Toplu taşıma olanakları biraz kısıtlı olduğundan göle kendi aracınızla ulaşım sağlarsanız çok daha rahat edebilirsiniz.

Yolunuz Denizli’ye yolunuz düştüğünde bir yandan bu güzel şehrin tüm güzelliklerini keşfederken diğer yandan Ege mutfağının lezzetli olduğu kadar sağlıklı yöresel lezzetlerini de deneyimleyebilirsiniz. En kısa sürede Denizli iline ulaşım sağlamak için en uygun Denizli otobüs biletlerini NeredenNereye.com üzerinden online olarak satın alabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin