Antalya, Türkiye’de tatil denildiğinde akla gelen ilk şehir oluyor. Özellikle Rus, Alman, Amerikalı turistler tarafından tercih edilen şehir, hem tarihi hem de dünyanın çok az yerinde rastlayabileceğiniz doğal güzellikleri gerçekten inanılmaz bir yer. Antalya’nın tatil için tercih edilmesinin başlıca nedenleri arasında, yaz turizmi için biçilmiş kaftan olan ikliminin yanı sıra bünyesinde barındırdığı eşsiz doğal güzellikleri de yer alıyor. Söz doğa harika yerlerden bahsetmişken, Antalya’nın saklı kalmış küçük cenneti Kaş’tan bahsetmeden olmaz. Kelimenin tan almamı ile doğa ananın insanlığın kucağına bıraktığı küçük bir hediye paketi Kaş.

Henüz yolculuğunuzu tamamlamadan, Kaş’a yaklaştığınızda içinizde nasıl bir yer ile karşılaşacağınıza dair bir fikir doğuyor. Kasabaya girmeden, Toros dağlarının genişçe yayılan eteklerinde  kurulan kasabanın küçük bir yansımasını gördüğünüzde huzurun, dinginliğin, mavinin ve yeşilin sizi kucaklayacağından şüpheniz kalmıyor. Buraya gelirken çekmiş olduğunuz onca yola değeceği konusunda bir an bile tereddüt etmiyorsunuz artık.  Uzun ve sıcak yaz günlerinin insanı yoran havasından kaçmak için kilometrelerce yol boyunca mola verdiğiniz şefkatli ağaç gölgeleri kasaba içerisinde de ziyaretçiler için hazır bekliyor. Özellikle şehirden gelenler için ilk bakışta fark edilen kalabalığın kayboluşu, kulaklarınızdan eksilen gürültü sözlerini bilmeden ahengine kapıldığınız bir şarkı gibi sizleri içine çekiyor. Kasabanın uzaktan görüntüsüne olan hayranlığını biraz atlattıktan sonra kendinizi diğer sürprizler için hazır hissediyor ve kasabaya giriş yapıyorsunuz.

Patara Antik Kenti

Bir denizi benim için çekici yapan en değerli etkenlerden bir tanesi kesinlikle yalnızca saf su ve bu saydam maddenin güneş ışıkları ile yaptığı danstır. Antalya, Kaş’a vardığınızda Toros Dağları’nın yeşile bürünüp ayaklarınıza serilen yamaçlarının hemen bitiminde berrak bir deniz sizleri karşılıyor. İşte sizlere sözünü etmiş olduğumuz güneş ışıklarının ve berrak deniz suyunun parıltılı bir mozaik çizdiği eşsiz dansı sanıyorum en iyi şekilde görebileceğiniz yerlerden bir tanesi. Renkler birbirini itmeden sanki her biri diğerini tamamlayan bir bulmacanın parçası gibi birleşiyorlar.Yeşilin bittiği yerde başlayan mavi ve renklerin bin bir tonu…

Böylesine güzel bir yerin daha önce keşfedilmemiş olduğunu düşünmek ise elbette hata olur. Kasabanın bütün bu doğa ile kucaklaşan görüntüsünün altında tarihin parçalarını da günümüze taşıdığını fark ediyorsunuz. Antalya’nın bu küçük cenneti M.Ö dördüncü yüzyılda bir Likya komutanın liman kenti olarak kuruluyor. Bu nedenle bu küçük kasabayı gezmeye başladığınızda kaya mezarlar, anıtlar, eski şehri şehrin kalıntıları parça parça doğanın içine kaynamış şekilde karşınıza çıkıyor.

Kaş’ı baştan sona dolaşmak istediğinizde karşınıza güneşin yakıcı sıcaklığından korunmak için beyaza boyanmış küçük evler, tatlı bir masal diyarında olduğunuz hissini uyandırıyor. Küçük beyaz evler bahçelerinden sarkan renkli çiçeklerle özenle süslenmiş gibi. Bu taştan evlerin bahçelerine kurulmuş restoranlar, çay bahçeleri, balıkçılar… Her birini gördüğünüzde oturup bir iki dakika soluklanmak, bir bardak çay içmek istiyorsunuz. Bu küçük evlerin restoranların bahçesinde güneşin kızıla boyandığı saatlerde kırk hatırı kalacak bir fincan Türk kahvesi içmeyi unutmayın. Bu küçük kasabanın Toros yamaçlarının bitişinde başlayan denizinin yer içinizi titretecek kadar soğuk olabildiğini de ufak bir not olarak belirtmek isterim. Bunun nedeni ise Yüksek Toros tepelerinde biriken kar sularının sıcak mevsimin gelmesi ile birlikte eriyerek Kaş’ın kıyı şeridine akması.  Deniz ve Kaş’tan bahsetmişken buraya kadar gelmişken, Kekova ve Üçağız köylerine mutlaka gitmeniz gerektiğini de hatırlatalım. Yalnız buralara kara yolu ile ulaşım sağlamanız mümkün değil. Bu nedenle kıyıdan tekne kiralayarak koylara doğru minicik bir mavi yolculuğa çıkmanız gerekiyor.

Kaş’a Nasıl Gidilir?

Efendim Kaş’a gidebilmek için elbette ki öncelikle Antalya’ya gitmeniz gerekiyor. Zira başka şehirden doğrudan Kaş’a sefer yok denecek kadar az. Bununle birlikte Antalya’ya ulaşmak için ister kara yolunu isterseniz hava yolunu tercih edebilirsiniz. En uygun Antalya otobüs  biletlerini yada uçak biletlerini NeredenNereye.com üzerinden ucuz bilet sorgulaması yaparak yalnızca birkaç dakika içerisinde bulmanız mümkün. Antalya’ya hemen hemen ülkenin her şehrinden otobüs seferleri bulunuyor. Yıl içerisinde oldukça fazla ziyaretçiyi ağırlayan bu şehre ulaşım sağlamak hiç de zor değil. Ancak Antalya şehrine vardıktan sonra Kaş’a ulaşmak için kat etmeniz gereken mesafeler var. Çok sık olmasa da otobüs firmaları Antalya merkezinden Kaş’a sefer kaldırabiliyor dilerseniz bu seferleri kullanabilirsiniz. Ayrıca Antalya’da şehir içi çalışan ve saat başı Kaş’a hareket eden minibüsler bulunuyor.

“Çok yaşayan çok görür, çok gezen daha çok görür” – Arap atasözü-

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin