İstanbul’un meşhur Prens Adaları’nı bilmeyen yoktur diye tahmin ediyorum. Peki, İstanbul’da baharın geldiğini nasıl anlarsınız? Trafikte saatlerce sıkışıp kalarak mı? Hayır. Ofisinizin bir köşesinde evrak sayarak mı? Hayır. Yalnızca İstanbul gibi bir metropolde değil hemen hemen dünyanın bütün noktalarında baharın geldiğini anlamak için, doğayı dinlemek onu keşfetmek gerekir. Peki bunu en iyi nerede yapabilirsiniz? İstanbul’da baharın ve yaz aylarının tadını çıkarmak için yapılan küçük kaçamaklar için Prens Adaları’nı ziyaret etmek neredeyse bir gelenek halini almıştır. Bu geleneğin oluşmasında elbette haklı nedenlerin etkisi söz konusu. Adalar, motorlu taşıtları barındırmaması, doğallığını korumayı başarmış yeşillik alanları, tarihi mimarisini bozmadan korumuş evleri ile İstanbul’un mutlaka gezilmesi gereken yerleri arasında yer almaktadır.

Adalarda yolculuğa başlamadan önce, Prens Adaları hakkında kısacık fakat bir o kadar da ilgi çekici bir bilgi ile yazımıza başlayalım. Sanıyorum herkes Prens Adaları isminin nereden geldiğini merak ediyordur. Öncelikle bilmek gerekiyor ki, bu takım adaların ismi tarihin her döneminde aynı değildir. Günümüzde kullanılan isminden önce antik dönem içerisinde bu bölge için “Demonisi” (Cin Adaları) ismi kullanılmaktaydı. Bugün kullanılan Prens Adaları isminin ise tarihi kaynaklara göre Bizan döneminden miras kaldığı düşünülmektedir. Ancak isminin kaynağı ile ilgili kaynaklarda iki büyük rivayet vardır. Bunlardan bir tanesine göre, Bizans döneminde din adamları, bürokratlar ve hatta prensler bu adalara sürgün olarak gönderildiğinden bu ismi almıştır. Diğer rivayete göre ise Bizans İmparatoru II. Justin tarafından Büyükada’ya görkemli bir manastır ve saray inşa ettirildiği için bu isim verilmiştir.

Prens Adaları, takım ada şeklinde Marmara Denizi’nde şehrin Anadolu Yakası’nın güneyinde yer almaktadır. Birbirlerine oldukça yakın konumlanmış bu adalar, “Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sefaadası, Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası,” olarak adlandırılmıştır. Bunlardan yalnızca Büyükada, Burgazada, Kınalıada içersinde yerleşim mevcuttur. İstanbul’da yaşayan ve en yakında zamanda doğa keşfine çıkmak isteyen ziyaretçiler yaklaşık olarak 40 dakikalık bir vapur yolculuğu kadar uzaktır.

Pedallara asılmaya hazır olun Büyükada’ya gidiyoruz.

Siz de benim gibi daimi olarak çocukluğuna özlem duyanlardan mısınız? Kim dünyanın toz pembe olduğu yıllarına dönmek istemez ki? Evet, fiziksel olarak kısa pantolon giyip sabahtan akşamlara kadar o yokuş senin bu yokuş benim ter attığımız yıllara dönmek pek mümkün değil. Ancak, Büyükada’ya vardığınızda harika bir bisiklet turu için biçilmiş kaftan olan geniş yollarında dilediğiniz kadar pedal çevirebilirsiniz. Yok, ben o kadar enerjik değilim biz den geçti diyenlerdenseniz merak etmeyin; Adada sizi Osmanlı döneminde geçen bir dönem filminde hissettirecek faytonları kiralamanız mümkün. Biz gene de Büyükada’ya gelmişken mutlaka yolların kenarına dizilmiş sıra sıra tarihi evleri inceleyerek bir bisiklet turu yapmanızı tavsiye ederiz. Ayrıca sıcaktan bunaldığınız anda asırlık ağaçların gölgesinde, oksijen dolu temiz havayı içinize çekerek İstanbul’un karmaşada’dan, kalabalıktan arınmış saf manzarasını izleyebilirsiniz. Ayrıca kısa bir not olarak belirtmek gerekir ki, eğer adalar seyahatinizi uzun soluklu hale getirmeyi düşünüyorsanız gece konaklamak için en iyi seçenekler Büyükada içerisinde bulunmaktadır. Büyükada’nın kendine has mimariye sahip asırlık konakları, konaklama tesisi olarak hizmet sağlamaktadır.

Küçük ama huzurlu Kınalıada…

Prens Adalarındaki  yolculuğumuza Kınalıada ile devam ediyoruz. Bu takım adalar içerisinde yer alan en küçük adalardan bir tanesi olma özelliğini taşımaktadır. Eğer şehrin keşmekeşinden uzaklaşıp kafa dinlemek istiyorum diyorsanız Kınalıada tam sizlere göre bir lokasyon. Bu minik adayı gezmeniz fazla uzun sürmeyecektir, ancak gününüzün tamamını burada geçirmek istiyorsanız tavsiyemiz kıyı şeridinde yer alan plaj ve çarşısını gezdikten sonra mutlaka bir orman yürüyüşü gerçekleştirmeniz şeklinde olacaktır. Güneş, batmaya yaklaştığında sahile inip mütevazı restoranlarında İstanbul’un dingin manzarasını izlerken kendinize bir ziyafet çekmeyi de unutmayın.

Baharın tadı Burgazada’da çıkar…

İstanbul’da baharın gelişini değerlendirebileceğiniz en sakin noktalardan bir tanesinin Burgazada olduğunu belirtmek isteriz. Bu küçük ada içerisinde diğer adalarda olduğu gibi doğa yürüyüşleri, alışveriş, denizin tadını çıkarmak gibi etkinlikleri gerçekleştirebilirsiniz. Ancak bunlar haricinde Burgazada’ya özel bir şey daha var: Bu küçük adanın kıyıya yakın bölgelerinden konumlanmış kendine şahsına münasır restoranlarında Yunan ezgileri eşliğinde leziz yemekler yemek. Burgazada’ya ilk ayak bastığınızdan itibaren kısa bir yürüyüş ile kafanızı dinlemeye başlayabilirsiniz. Bu kısa yürüşün sonunda adanın kesinlikle en güzel kısımlarından biri olan Kalpazankaya bölgesine ulaşıyoruz. Buraya kadar gelmişken umarın yanınıza fotoğraf makinanızı almayı unutmamışsınızdır, zira özellikle sabahın ilk saatlerin de ya da güneşin batışına yakın bir fotoğraf çekmek isteyebilirsiniz.

Gezdik, yorulduk. Şimdi Heybeliada’da Piknik zamanı…

Evet, yemek de seyahatlerimizin en önemli kısımlarından biri ne de olsa… Prens Adaları’nı gezdik, bisiklete bindik, doğa yürüyüşü yaptık, torunlarımıza uzun uzun hikayeler anlatmak için fotoğraflar çektik… Tüm bunların üzerine baharın turfanda lezzetlerinden harika bir yemek iyi olmaz mıydı. Heybeliada’ya ayak bastığınızda karşınıza çıkan yolu takip ederek tepeye çıktığınızda mesire alanını göreceksiniz. Mesire alanı ziyaretçiler için özel olarak ayrılmış, geniş, gölgesinde rahatlıkla dinlenebileceğiniz ağaçlık bir alanda yer alıyor. Ancak, mesire alanına girmek için ufak bir miktar da olsa giriş ücreti talep ediliyor. Tavsiyemiz bu adayı da kısaca bir gezdikten sonra burada aileniz ile ya da arkadaşlarınız ile güzel bir piknik yapmanız.

Prens Adalarına Ulaşım Nasıl Sağlanır?

Adalara ulaşım özellikle İstanbul’da yaşayanlar için oldukça basittir. Pek çok ulaşım noktasından kalkan vapur seferleri ve deniz otobüsleri ile yaklaşık kırk dakikalık bir yolculuk ile orada olabilirsiniz. Adalara gitmek için Sirkeci’den kalkan Şehir Hatları Vapurları’nın ada seferlerini ya da Kabaştaş, Bostancı ve Kartal’dan Kalkan deniz otobüsü seferlerini kullanabilrisiniz.

Yalnızca Prens Adaları’nı değil, Türkiye’nin ve dünyanın birbirinden farklı noktalarını keşfetmek, içinizdeki seyahat tutkusunu tatmin etmek için tüm yolculuklarınıza NeredenNereye.com’dan başlayabilirsiniz. Karayolu, havayolu ya da demiryolu ulaşımı için en uygun bilet seçenekleri neredennereye.com’da sizleri bekliyor.