“Yol üstündeki çukurlara endişelenmek yerine seyahatin tadını çıkarmaya bak.” –Fitzhugh Mullan-

Kendinize gezilecek yerler listesi hazırlamayı düşündüğünüzde eminim birçok insan listesinin ilk sıralarına mutlaka aşıklar şehri Roma’yı ekleyecektir. Bu şehir izlediğimiz aşk dolu romantik filmler yada okuduğumuz kitaplar  ile öylesine zihnimize yerleşmiş durumda ki, seyahat tutkunu her insan hayatında bir defa olsun aşıklar şehri olarak anılan bu yere gitmeyi düşlüyor. Bu imajın oluşması haksız bir durumda sayılmaz. Düşünüldüğünde dünya tarihi açısından özellikle sanat ve aydınlanma bakımından en önemli şehirlerin başında gelmektedir. Roma bir bakıma Orta Çağ döneminin karanlık dünyasından modern dünyanın aydınlığına geçişi temsil eden bir şehir. Henüz çocukken televizyonlarda izlediğimiz, dört kaplumbağanın isimlerini aldığı Rönesans’ın dört muhteşem sanatçısının eserlerinin bulunduğu bir şehir. Fikirleri, sanatları ve buluşları ile Orta Çağ dönemini sonlandıran hareketin baş mimarları olan, Leonardo Da Vinci, Donato Di Niccolo Betto  Bardi (Donatello), Raffaello Sanzio Da Urbino (Rafael), Michelangeli di Lodovico Buonarroti Simoni (Michelangelo) gibi önemli isimlerin eserlerinin açık hava müzesi şeklinde sergilendiği bir şehir.

Hem bir şehir hem de özel bir komün olan Roma yalnızca sanat tarihine olan muazzam katkıları ile ünlü değil elbette. Bir Akdeniz kenti olan şehir aynı zamanda sıcak iklimi ve doğal güzellikleriyle de insanlara keşfedilmeye dair birçok hikaye vaad ediyor. Bu nedenle yoldaki engelleri düşünmeden bir an önce seyahate çıkmak isteyenler için Roma’da gezilecek beş harika yeri listeledik.

Kolezyum

Listemizin ilk sırasında çoğu insanın hafızasına izlediği dizi yada filmlerden kazınan Roma döneminden kalma bir eser yer alıyor. Kolezyum, dünyada oldukça başarılı şekilde korunmayı başarmış dünyanın sayılı noktalarından bir tanesi. Dünya’nın en iyi korunan bölgelerinden biri olan bu eserin yapımına M.S 72 yılında başlanmış. Günümüzün devasa futbol statlarını andırırcasına 55 binlik seyirci kapasitesi olan bu yerde, dönemin tiyatro eserleri, idamlar, gladyatör oyunları sergileniyordu. Hollywood’un bilmem kaç bininci kez çektiği bu fantastik konunun esin kaynağını burada hissedebilirsiniz. Kolezyum ziyareti yapmak istiyorsanız, sabah 8:30’dan itibaren giriş yapabiliyorsunuz, gün batımına kadar içeride kalmak mümkün.

Roma Forumu

Adından da anlaşılacağı üzere bu yer antik Roma döneminde merkezi yerleşim noktalarından bir tanesidir. Özellikle Roma’da yaşayan soylular, bürokratlar ticaret ve hukuk işlerinin merkezi olan bu alanda çokça bulunurdu. Roma döneminden günümüze kalan en sağlam yapılar ise dönemin mahkemelerinin yapıldığı antik bazilika duvarlarıdır. Tahmini olarak M.S 5. Yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. Ne yazık ki Roma döneminin ardından bölgede yer alan pek çok eser tahrip edilmiş, bugün yeşillikler ile kaplı bir hal almıştır. Aynı zamanda Titus Zafer Takı (Arco di Tito) bu alan içerisinde yer almaktadır.

Pantheon

Roma’da gezilecek yerler listemizin bu sırasında Roma antik döneminden kalıp da günümüze kadar en iyi şekilde korunmuş olan tarihi tapınak Pantheon yer alıyor. Bilindiği üzere Roma tarihin gördüğü en büyük imparatorluklardan bir tanesidir. Bu nedenle toprakları içerisinde pek çok milleten ve farklı inanıştan insanlar barındırmaktadır. Roma döneminin ilk yıllarında ise Pagan inanışlarının yaygın olduğu görülür. Pagan tanrılarına adanan Pantheon tapınağı da bunun en güzel örneklerinden bir tanesidir. Dünyanın sayılı eserlerinden biri olan bu tapınağı özel kılan yanlarının başında mimarisi gelmektedir. Geleneksel Roma mimarisini ve modern anlayışı bir arada bulunduran bu yapının girişinde Augustus ve Agrippa’nın heykelleri yer almaktadır. Pantheon tapınağı, 08:30 ve 18:30 saatleri aralığında ziyaret edilebilmektedir.

Villa Borghese

Roma’nın sanat tarihine damga vuran şehirlerden biri olduğunu ve antik dönemin en önemli şehirlerinden biri olması nedeni ile pek çok önemli yere ev sahipliği yapmış olduğundan bahsetmiştik. Peki, bunların arasında doğal güzelliği ile ön plana çıkan bir yer yok mu dersiniz? Villa Borghese, huzur dolu bahçeleri ve şehrin karmaşıklığından uzak yapısı ile Roma’nın gezilecek yerler listesinde kesinlikle kendine bir yer ediniyor. Aynı zamanda bu eşsiz sanat şehrinde doğasının yanında en ünlü sanat galerilerinden biri olan Galleria Borghese’yi de bünyesinde barındırıyor. Parkın en dikkat çekici noktaları arasında, Giardino Del Lago (Gölün Bahçesi) ve Fontana dei Fauini (Yarı insan yarı keçi orman tanrısı çeşmesi) yer alıyor.

Castel Sant’ Angelo

Roma’da gezilecek yerler listemizin bu sırasında hem tarihi hem de doğal güzellikleri bir arada bulundurarak insanları büyüleyen bir yapı olan Castel Sant’ Angelo (Kutsal Melek Kalesi) yer alıyor. Efsane’ye göre yerin ismi dönemin papasının burada melek Mikail’i görmesinden gelmektedir. Bu yer Hristiyanlık dünyasına dair oldukça fazla efsaneye de ev sahipliği yapmaktadır. Yapının içerisinde bulunan gizli tüneller papaların ve din adamlarının güvenli şekilde Vatikan’a geçmesini sağlamıştır. Söz konusu Roma olduğunda sanattan bağımsız bir yapı düşünmek oldukça zor oluyor elbette. Burada da Angelo Kalesi Ulusal Müzesi yer almaktadır.

Aşıklar şehri Roma yada dünyanın görülmeye değer herhangi bir noktası… Keşfetme arzusu ve seyahat tutkusu damarlarınızda akıyorsa yolculuğunuza başlamak için en uygun uçak biletlerini NeredenNereye.com adresinden satın alabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin