Bugün İtalya’nın başkenti Roma’ya gidiyoruz. Geçmişinden devraldığı muhteşem miraslar ve İtalya’nın sıcak iklimi ile dünyanın en değerli şehirlerinden biri olan Roma yalnızca tarihi kalıntılardan ibaret değil. Roma öylesine merkezi bir noktada kurulmuş ki, özellikle Rönesans döneminin en nadide eserlerine ev sahipliği yapan şehirlerine oldukça yakın bir konumda bulunuyor. Bu nedenle bu şehre yolculuk yaparken tatil planınızı biraz uzun bir zaman çizgisine sığdırmayı başarırsanız asla pişman olmazsınız. Roma’yı gezmenin yanı sıra kısa süre içerisinde çevresindeki diğer büyük şehirleri de kolaylıkla ziyaret edebilirsiniz. Aynı zamanda Roma’nın kendi içerisinde de Vatikan gibi dünyanın kültürel merkezlerinden biri olarak kabul edilen ayrı bir parça bulunuyor.

 

Roma’nın tarihi elbette ki, yalnızca Rönesans döneminden ibaret değil. Bu harika şehir kendisi hakkında anlatılan efsanelere göre kurtlar tarafından yetiştirilen iki kardeş olan Remus ve Romulus tarafından M.Ö. 753 yılları dolaylarında kurulmuş. Zaman içerisinde farklı medeniyetlerin etkisinde gelişimini sürdüren Roma, M.Ö. 3. Yüzyıl dolaylarında Akdeniz Havzası’nın en değerli şehirlerinden biri haline gelmiş. Orta Çağ döneminde ise Roma,  Papalık makamının da etkisi ile en görkemli zamanlarına ulaşmış ve dini bir merkez haline gelmiş. İtalyan Rönesans ile adeta baştan yazılan Roma tarihi milliyetçilik akımlarının etkisi başlayana dek sanat merkezi olmayı korumuş. Fransız İhtilali ve daha sonrasında yaşanılan kötü dönemlerin ardından 1950’li yıllardan itibaren yani II. Dünya Savaşının bitmesi ile birlikte bugünkü modern görüntüsünü çizmeye başlamış.

2017 yılında yapılan nüfus sayımı ile birlikte Roma’nın Avrupa’nın en kalabalık dördüncü şehri olduğu biliniyor. Özellikle çevresinden aldığı göçler ile birlikte Roma nüfusunun yaklaşık yüzde onluk bölümünü azınlık halkların oluşturduğunu söyleyebiliriz. Elbette oldukça küçük Yahudi ve Müslüman topluluklar da  Roma’da mevcut. Kentin yerel dili elbette İtalyanca ancak çok sayıda İngilizce bilen insan bulmanız da mevcut. Bu nedenle Roma seyahatiniz sırasında iletişim konusunda çok zorlanacağınızı düşünmüyoruz.

Seyahatin en önemli noktalarından biri de elbette Roma’ya ne zaman gitmenin uygun olacağını bulmak. Dış hatlar uçuşları ile ortalama olarak 2.5 saat gibi kısa bir sürede gidebileceğiniz Roma, Akdeniz iklim kuşağında bulunuyor. Ilıman iklimin hakim olduğu bu topraklar yılın her döneminde zorlanmadan ziyaret edilebilir. Bu nedenle tercih tamamen size kalacak. Ancak belirtmekte fayda var ki, en çok ziyaretçinin geldiği dönem Haziran – Ağustos ayları arası oluyor. Eğer daha renkli bir gece hayatına tanıklık etmek ve kalabalık şehirde dolaşmak istiyorsanız bu dönem sizin için uygun olacaktır. Bununla birlikte sanatın her renginin bir bir sergilendiği bu şehrin Eylül ayından itibaren sonbahar mevsiminde çok daha romantik bir atmosfere bürünüyor.

Bir diğer önemli nokta olan Roma’nın konaklama imkanlarına değinmeden geçmeyelim. Ziyaretçilerin konaklaması konusunda Roma bir hayli gelişim göstermiş bir şehir. Bu nedenle kendinize uygun bir tesis ararken zorluk çekeceğinizi sanmıyorum. Şehirde on binin üzerinde konaklama tesisi yer alıyor ve bunlar değişik fiyatlandırmalarla Roma’yı gezmeniz için uygun noktalarda yer alıyor. Ziyaretçilerin hemen hemen her noktaya kolaylıkla ulaşım sağlamak için en çok tercih ettiği alan ise Roma Merkez Tren Garı yani Termini. Ulaşımın en kolay şekilde sağladığı bu yerde farklı bütçelere uygun birçok seçenek mevcut. Bununla birlikte ben alışveriş yapmadan duramam diyenler için Via Venoto Caddesi şehrin alışveriş merkezlerine yakın konumu ile en uygun yer olarak görülüyor.

 

Bunları Yapmadan Dönmeyin!

  • Tarihi yapıları gezin. Roma’nın köklü geçmişinden günümüze kalan tarihi yapılar ve sanat tarihinin en önemli eserleri bu şehirde yer alıyor.
  • Böylesine zengin bir tarihe sahip olan şehirde müzeleri gezmemek olmaz tabi ki,
  • Eğer ilgi duyuyorsanız dünyanın en iyi opera gösterilerini bu şehirde izleyebilirsiniz.
  • Birçok filmde görüp, kitapta okuduğunuz gibi Trevi Çeşmesi’nde dilek tutmayı unutmayın.
  • Yorucu yolculuğun ardından gün batımı ile gelen muhteşem manzarasında Roma’da bir kahve için.
  • İtalyan mutfağının dünyaya adını duyurmuş muhteşem lezzetlerini deneyin.

Roma’da Yeme İçme

İtalyan mutfağı tüm dünyada Avrupa’nın en değerli mutfaklarından biri olarak görülüyor. Haliyle Roma şehrinin bundan etkilenmemesi de imkansız. Dünyanın her yanından milyonlarca kişiyi ağırlayan bu sanat şehrinde ziyaretçiler için sayılmayacak kadar çok yeme içme alanı mevcut diyebiliriz. Burada Trattoria ya da Osteria olarak bilinen işletmeler orta ve üst kesime hitap eden yerler olarak biliniyor. Ancak bu restoranlar en çok tercih edilen yerler bunun nedeni fiyatların uygun olmasına karşın inanılmaz lezzetleri son derece kaliteli şekilde misafirlerine sunmaları. Elbette ben şehri gezerken duraklama yaşamadan atıştırmalık lezzetler ile günü geçirmek de istiyorum diyebilirsiniz. Bunun için İtalya’nın dünyaca ünlü lezzetlerinden, “pizza, makarna, panini, suppli, trapizzino” gibi türleri deneyebilirsiniz. Söz konusu olan bir Akdeniz şehri olduğunda yemeklerde lezzet ile birlikte sağlık aramak da insanların aklına geliyor. Yemeklerde genel olarak zeytinyağı kullanıldığını ve oldukça hafif yiyeceklerinde İtalyan mutfağının menüsünde bolca bulunduğunu bildirmekte fayda var. Risotto ve Minestone bu konuda oldukça ünlü yemekler. Bunca harika lezzeti tatlı ile süslemek isteyenler ise kesinlikle, “Panna Cotta, Torrone Semifroddo, Bomboloni” gibi lezzetleri denemeliler.

Roma’da Gezilecek Yerler

2.800 yıllık muazzam bir tarihe sahip olan Roma’da gezilecek ve görülecek yerler konusunda hiç sıkıntı çekmeyeceğiniz bir gerçek. Roma tarih ve sanat ile öylesine harmanlaşmış bir şehir ki; rastgele bir caddesinden düz şekilde yürüseniz çok sayıda eserle ve harika manzaralarla karşılaşmanız mümkün. Ancak gene de bir iki önemli yere değinmeden geçmeyelim.

Roma’da yer alan yapıların büyük bir kısmı Rönesans ve Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş. Roma İmparatorluğu denildiği zaman elbette akla ilk gelen yer Flavianus Anfitiyatro yani bilinen ismi ile Kolezyum oluyor. Bu muhteşem yapının batısında ise Forum Magnum yani yaygın ismi ile Roma Forumu bulunuyor. Roma Forumu, imparatorluk dönemi boyunca yaklaşık 1000 yıllık bir süreçte şehrin merkezi olarak kabul edilmiş. Bu nedenle kesinlikle görülmesi gereken noktalardan bir tanesi. Forum Magnum’un hemen yukarısında ise mitolojik hikayelere konu olan Palatino Tepesi yer alıyor. Bu temel noktaları gezdikten sonra şehirden ayrılmadan önce mutlaka, “Pantheon, Trevi Çeşmesi, Vittorio Emanuele II Anıtı, Castel Sant Angelo, İspanyol Merdivenleri, Aziz Petrus Meydanı, Campo de’Fiori” gibi yerleri ziyaret etmelisiniz.

En yakın zamanda Roma’ya bir yolculuk düzenlemek için ihtiyacınız olacak ilk şey bir uçak bileti olacak. En uygun uçak biletini NeredenNereye.com üzerinden kolaylıkla satın alabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin