İnsanoğlu binlerce yıldır doğadaki egemenliğine devam ediyor. Bu konuda yapılan araştırmalar ile ilgili bir iki yazı okuduğunuzda görüyorsunuz ki, doğada görüldüğü günden bu yana modern insan pek çok etmeni değiştirmiş durumda. Neslini korumak için doğanın karşısına çıkardığı engelleri aşan insanlar, onunla mücadele etmek için doğanın sayısız güzelliğini ortadan kaldırmış durumda. Özellikle tüketim alışkanlığının zirvesinde olduğu bu dönem içerisinde, yaşama, barınma, ham madde ihtiyacı gibi çeşitli nedenlerle insanlar olarak doğal tahribatı geri dönülmüş noktalara getirmiş durumdayız. Tahmin ediyorum ki küresel ısınma konusunda herkesin az çok fikri vardır. İnsanlar günlük yaşamları içerisinde doğal dengenin ne denli bozulduğunun farkında olmuyor. Oysa yakın gelecekte bu durumun insanların yaşamı için ne kadar tehlikeli olduğunu son yapılan araştırmalar oldukça açık şekilde gösteriyor. İnsanlık olarak basit bir gerçeği unutuyoruz ki yarının doğasını bugünden hazırlıyoruz. Eğer doğal tahribat bu denli hızlı ilerlemeye devam ederse bir sonraki nesile sahip olduklarımızın çok azını bırakabileceğiz. Bir bakıma bugün gerekli özeni göstermediğimiz için onların geleceğini çalıyoruz denilebilir.

Söz konusu çevre ve doğanın korunması olduğunda seyahat tutkunları da bundan etkileniyor elbette. Seyahatin en güzel yanlarından biri de el değmemiş, eşsiz doğal güzellikleri keşfetmek hatta çoğu zaman doğa ile bütünleşerek rahatlamak. Ancak her geçen gün ilerleyen tahribat boyutu gelecekte bu tutkumuzun ortadan kalkmasına neden olabilir. Bu konuda farkındalığa sahip olarak çocuklarımıza dünyayı bizim gözümüzle görebilme şansı vermek en büyük sorumluluklarımızdan bir tanesi. Bugün, dünya çevre günü ve bizlerde bu kapsamda sizin için kesinlikle gelecek nesillere bırakmamız beş harika yeri listeledik…

Plitvice Gölleri, Hırvatistan

Listemizin ilk sırasında, UNESCO’nun dünya mirası listesinde yer alan ve büyüleyici bir güzelliğe sahip olan Plitvice Gölleri yer alıyor. Bu alanın neden korunması gerektiğini anlamak için yalnızca bir kez görmeniz yeterli. Plitvice göllerine Zagreb’ten yaklaşık olarak iki saatlik bir yolculuk  ile ulaşabiliyorsunuz. Göllerin güzelliğini gördüğünüzde büyük ihtimal ile burada konaklamayı düşünebilirsiniz. Göllerin bulunduğu bölgede oldukça hoş konaklama tesisleri de bulunuyor. Tesisler hazırlanırken doğal çevrenin korunmasına oldukça özen gösterilmiş. Burada geçirdiğiniz anları ölümsüzleştirmek için fotoğraf makinenizi yanınızda getirmenizi tavsiye ederiz. İrili ufaklı on altı adet kendine özgü renkleri ile büyüleyen göllerden oluşan bu alan huzur, yeşil, mavi ve çakranızı açacak temiz havası ile kesinlikle gelecek nesile bırakmamız gereken yerlerden bir tanesi.

Salar De Uyuni Gölü, Bolivya

Listemizin ikinci sırasında dünyanın en büyük tuz gölü yer alıyor. İlk bakışta gün ışığı altında tamamen buzdan oluşan bir göl görünümü veren bu alan aslında tuzdan ibaret. Bunu gölün üzerinde yürümeye başladığınızda daha iyi anlıyorsunuz. Bolivya’ya tatile gitmek için seyahat severlere harika imkanlar sağlıyor. Ülke dünyanın en uygun tatil noktaları arasında altıncı sırada bulunuyor.

Moeraki Kayaları, Yeni Zelanda

Sırada etrafında yaşayan yerli halk tarafından efsanelere konu edilmiş bir alan yer alıyor. Meoraki Kayaları, konu hakkında jeolojik bilgisi fazla olmayan insanlar tarafından açıklanamadığı için bir mit konusu olmuş. Yerel halk sahilde sırasıyla dizilmiş inciler gibi duran ve güneş ışığı altında parlayan bu taşların oldukça eski dönemde batmış olan bir gemiden arta kalan yemek sepetleri olduğuna inanıyor. Özellikle gün batımında ve gün doğumunda eşsiz görüntü sunan bu alanın gerçek hikayesi ise günümüzden altmış beş milyon yıl öncesine dayanıyor. Palaosen zamanında, sahilde biriken çamurların zaman içerisinde rüzgarında etkisi ile bu hali aldıkları biliniyor.

Yedi Renkli Toprak, Chamarel, Mauritius

Yoksa siz hala toprağın doğada yalnızca koyu tonlarda bulunduğunu mu düşünüyorsunuz. Eğer cevabını evet ise sizi hemen bu düşüncenizde caydıracak bir yer ile tanıştırıyoruz. Charmel bölgesinde farklı renk tonundaki kumların bir araya gelerek farklı katmanlar oluşturmasından dolayı rengarenk görüntüler ortaya çıkıyor. Bu alanda toprağı, kırmızı, kahverengi, mor, eflatun, yeşil, mavi ve sarı renkli görmek mümkün. Bir bakıma gök kuşağının topraktaki yansımasını andırıyor.

Pamukkale, Denizli

Dünya çevre günü kapsamında hazırladığımız bu listede ülkemizden de korunması gereken bir doğa harikasına yer vermek istedik. Denizli’nin gözdesi Pamukkale Travertenleri ilk bakışta büyülü bir dünyadan arta kalan bir görüntü sunuyor. Binlerce yıllık jeolojik etmenlerin oluşturduğu bu kardan kale, çocukken okuduğumuz buzlar kraliçesi masalının gerçeğe dönmüş hali gibi. UNESCO’nun da dünya mirası listesine aldığı bu alan kesinlikle muhafaza etmemiz ve sonraki nesillere bırakmamız gereken doğal güzelliklerden bir tanesi.

Dünya çevre günü dahilinde hazırladığımız gezegenin farkı noktalarından eşsiz doğal güzellikleri ve keşfedilmeyi bekleyen daha birçok yeri görmek için yolculuğunuza NeredenNereye.com üzerinden en uygun uçak yada otobüs biletlerini satın alarak başlayabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin