Dünya bugün uzmanlar tarafından 4.5 milyar yaşının üzerinde olarak görülüyor. Yapılan birçok araştırma olsa da insan ırkının bu gezegende kesin olarak hangi tarihten itibaren ortaya çıktığını bilemiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa o da çağlar boyunca insanlar kurdukları medeniyetler ile günümüze çok sayıda miras bırakmış. Bugün herhangi bir arkeoloji müzesine gittiğinizde bu izlere kolaylıkla yakından tanıklık edebiliyorsunuz. Tarihin gizemli yolculuğu da tam bu noktada sizleri içine çekmeye başlıyor. İnsanlar, bizden önceki binlerce neslin nasıl, ne şekilde yaşadığını merak ediyor. Tarih kitaplarına gömülmek dışında seyahat ederek de bu gizemli dönemler hakkında öğrenmek mümkün. NeredenNereye.com ailesi olarak tarihin gizemli patikalarında yürümek isteyen ziyaretçilerimiz için dünyanın en eski şehirlerini kısaca listeledik. 

Eriha – Filistin

Yahudilerin kutsal kitabında “Palmiye Ağaçları Şehri” ismi ile özel olarak nitelendirilen bu kent, Ürdün Nehri kıyısında yer alıyor. Tarihin yaşayan bir sembolü diyebiliriz. Defalarca yapılan arkeolojik çalışmalar gösteriyor ki, Eriha kenti en az 11 bin yaşında. Söylemesi dile kolay bu rakam bildiğimiz en eski yerleşim tarihlerinin de ötesine uzanıyor. Bu nedenle bu bölge günümüzde son derece önemli. Bölgede bugün 20 binin üzerinde insan yaşıyor. Ancak, çeşitli siyasi olaylar ve güvenlik sorunları nedeniyle Eriha kentinin asla istediği turizm potansiyeline ulaşamadığını belirtmek gerek. 

Kerkük – Irak 

Tarih söz konusu olduğunda adını ezberlememiz gereken ilk bölgenin Mezopotamya olduğunu söylemek gerekir. Binlerce yıllık kutsal öğretiler, yazının temelleri, bilinen ilk yerleşim alanları ve çok daha fazlası… Tarihin neredeyse tüm ilklerinin bu bölgede yaşandığını söylesek abartmış olmayız. Irak’ın Kerkük kenti ise tam da bu bölge içerisinde yer alıyor. Uzmanlar şehrin yaşının 10 bin yıldan fazla olduğunu dile getiriyor. Haliyle kent içerisinde yüzlerce tarihi ve kültürel mirasa rastlamak mümkün. Ne yazık ki, insanlık tarihi kadar eski olan bu kent aynı şekilde insanlık tarihi kadar eski olan beşeri sorunlara da tanıklık etmiş durumda. Ülkede güvenlik zafiyeti, iç savaş ve daha birçok nedenden istenilen turist rakamlarına ulaşılamıyor. 

Atina – Yunanistan

Tarih denildiği zaman ilkler arasında her zaman doğunun medeniyetleri başı çekiyor. Ancak, dünyanın batı yakasının tarihinden söz edildiği zaman Yunanistan – Atina tartışmasız ilk akla gelen nokta. Antik dönem olarak nitelendirilen zaman aralığında dünyanın merkezi kabul edilen Atina içerisinde günümüzde dahi sayısız tarihi ve kültürel mirası görmeniz mümkün. Tapınaklar, heykeller, surlar ve çok daha fazlası bu şehirde ziyaretçilerini bekliyor. Şehrin yaşının yaklaşık 10 bin yıl olduğu düşünülüyor. Batı medeniyetinin temellerinin ve bilimsel düşünce felsefesinin temellerinin bu şehirde atılmış olması onu son derece önemli kılıyor. Eski Yunan Mitolojisi ise bugün dahi popüler kültürün farklı kanalları aracılığı ile bizlere ulaşıyor. 

Biblos – Lübnan

Lübnan’ın başkenti olan Beyrut’un kuzeyinde yer alan Biblos, antik bir Fenike kenti olarak biliniyor. Yaklaşık 10 bin yıllık bir geçmişi olan bu kent, döneminin en büyük ticaret merkezlerinden biri kabul ediliyor. Tarih ile yakından ilgisi olanlar tahmin edebilecektir ki, Biblos kenti Yunanistan aracılığı ile batı medeniyetine alfabeyi ve yazıyı öğreten kent olabilir. Yunan kültürünün yazı sistemini Fenikelilerden aldığını biliyoruz. “Bible” bugün Hristiyanlığın kutsal kitabının ilkel ismi olarak kabul ediliyor ve tahmin ettiğiniz gibi bu isminin kökeninin Biblos kentinden geldiği düşünülüyor. Rivayetler göz alındığında ise hiç de mantıksız değil…

Şam – Suriye

Bugün 4.5 milyonun yaşadığı Şam kentinin tarihi kesin olarak bilinmese de en az 10 bin yıllık bir tarihinin olduğu düşünülüyor. Suriye, yerleşik yaşamın ilk adımlarının atıldığı bölgelerden biri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle de ülkede çok sayıda tarihi ve kültürel mirası bir arada görmek mümkün. Ancak, modern dönemde yaşadığı sayısız sorun nedeniyle asla istenilen düzeyde turist sayısına ulaşabilmiş değil. Asya ve Afrika kıtaları arasında yer alarak jeopolitik bir öneme sahip olan kent, geçmişten günümüze kadar daima medeniyetlerin üstünlük kurmak istediği bir nokta olmuş. Bu nedenle de sorunlar tarihin her döneminde devam ettiğini söylemek gerek. 

Susa – İran

Eski Yunan medeniyeti başlamadan önce dünyanın en güçlü imparatorluğu olan Perslerin yaşadığı topraklar, yerleşik tarihin kendisi kadar eski diyebiliriz. İlk olarak Elam İmparatorluğunun büyük çaplı yerleşim sağladığı bu topraklar daha sonrasında bilinen en eski medeniyetlerden biri olan Asurlar hâkimiyetine girmiş. Öyle ki, Eski Yunan’ın meşhur trajedilerinde dahi şehrin kuşatmasına yer verildiği biliniyor. 8 bin yıldan daha yaşlı olduğu bilinen kent içerisinde günümüzde dahi çok sayıda tarihi ve kültürel değeri bir arada görebilmek mümkün. 

Halep – Suriye

Asya ile Akdeniz’i birbirine bağlayan İpek Yolu’nun tam ortasında konumlanan Halep, iç savaş öncesinde oldukça popüler bir şehirdi. Bu efsanevi kentin tarihinin 8 bin yıldan fazla olduğu düşünülüyor. Büyük çaplı kent yerleşiminin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmiyor olsa da şehirde yapılan arkeolojik çalışmalar neticesinde 13 bin yıl öncesine dayanan yaşam kalıntıları bulunmuş durumda. Tarih söz konusu olduğunda Halep son derece önemli bir kent. Bir dönem Osmanlı yönetiminde de yer alan kent, bu dönemde el işlemesi halı –kilim dokumaları ve bu ürünlerin ticareti ile ön plana çıkmış. Bugün dahi el işlemesi ürünleri antik pazarlarında bulmak mümkün.

Feyyum – Mısır

Mısır tarihi günümüzde dahi insanlık için gizemini sürdürmeye devam ediyor. Antik Mısır tarihi ve inanılmaz kültürleri, popüler kültür araçlarının hala ilgisini çekmeye devam ediyor. Bunun haksız bir övgüden ibaret olduğunu söylemek ise yanlış olur. Mısır tarihi uzmanlarının dahi açıklayamadığı çok sayıda gizem Mısır’da kendine yer buluyor. Ülkenin başkenti olan Kahire bölgesinde yer alan Feyyum yerleşim alanı ise bütün bu gizemli medeniyetin başlangıç noktası olarak kabul ediliyor. Kentin tarihinin en az 8 bin yıldan fazla olduğu düşünülüyor. 

Filibe – Bulgaristan

Bulgaristan tarihi söz konusu olduğunda akıllara iki isim geliyor; Büyük İskender ve II. Filip. Bugün Bulgaristan’ın en büyük ikinci kenti olarak kabul edilen Filibe’nin ismini kral Filip’ten aldığı biliniyor. Kent Traklar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlı hâkimiyeti altında geçen 8 bin yıldan daha eski bir tarihe sahip. Bu nedenle de dünyanın batı yakasının en eski yerleşim noktalarından biri olarak son derece önemli. Filibe’nin 2014 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçildiğini de belirtmeden geçmeyelim. 

Çatalhöyük – Türkiye 

Binlerce yıllık geçmişinde bereketli topraklarında onlarca farklı medeniyete ev sahipliği yapmış olan Anadolu’yu listede görmezsek olmazdı doğrusu. Türkiye’nin Konya şehrinde yer alan Çatalhöyük, yapılan kazı çalışmalarının sonucunda 7 bin yıldan öncesine dayanan yerleşim katmanlarının ortaya çıkmasını sağladı. Bu nedenle de hem ülkemiz hem de dünya tarihi açısından son derece önemli kabul ediliyor. Çatalhöyük bu denli değerli tarihi bir nokta olması nedeniyle 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin