“Gezgin bir yere varmak için değil, keşfetmek seyahat eder.” -Goethe-

Alman ve dünya edebiyatının tartışmasız en büyük yazarlarından biri olan Goethe’nin kaşiflik üzerine yaptığı bu kısa tanım oldukça etkileyicidir. Gerçekten  de insan içerisinde seyahat etmeye dair oldukça kuvvetli bir arzu taşımıyorsa onca yolu aşmak yapılması güç bir eylem. Bu yazımızda içerisinde bu arzuyu bol miktarda barındıran ve dünya tarihine adını yazdırmayı başaran Evliya Çelebi’den bahsedeceğiz.

Evliya Çelebi, Osmanlı döneminde doğmuş ve bulunduğu dönemin en büyük seyyahı olarak kabul edilmiştir. Gerçek ismi, “Derviş Mehmet Zilli” olarak bilinen bu gezginin İstanbul’un Unkapanı ilçesinde doğduğu düşünülmektedir.  Evliya Çelebi’den aktarılanlara göre aslen Kütahyalı olan ailesi İstanbul’un fethinden sonra şehre yerleşmiş ve babası dönemin büyük imamlarından birine olan saygısı nedeni ile oğluna bu ismi koymuştur.

Aynı zamanda bir yazar olan ünlü seyyah dönemin eğitim şartlarında oldukça iyi sübyan mekteplerinde, medreselerde eğitim görmüştür. Almış olduğu iyi eğitim bu büyük kaşifin daha sonrasında yayınlayacağı eserlerinde dil ve üslup bakımından oldukça tatmin edici olmasını sağlayacaktır. Eğitim hayatı boyunca içerisinde barındırdığı farklı kültürleri, coğrafyaları, insan topluluklarını keşfetme arzusu barındıran Evliya Çelebi bu tutkusunu gerçekleştirmek için sipahi birliğine katılmıştır. Evliya Çelebi’nin yolculuklarına başlama hikayesi ise oldukça ilginç bir rivayete dayanmaktadır.

Bir rüya ile başlayan yolculuk…

Döneme dair kesin belgeler bulunmadığı için Evliya Çelebi’nin kendisinin büyük bir seyyah olarak anılmasını sağlayacak yolculuklarının başlangıcının temeli bir rivayete dayanmaktadır. Bir çok kişi Paulo Coelho’nun tüm dünyada büyük ses getirmiş, “Simyacı” kitabını hatırlayacaktır. Kitabın ana kahramanı gördüğü bir rüya üzerine yolculuğa çıkarak Mısır’a kadar ilerleyen bir gezgini anlatmaktadır. Evliya Çelebi’nin hikayesi de bir noktada bu öykü ile benzerlik göstermektedir. Rivayete göre ünlü gezgin rüyasında peygamberi görür. Cami avlusunda kendisinden şefaat isteyeceği sırada yanlışlıkla, “Seyahat ya Resulullah,” der. Bunun üzerine peygamberin gülümsemesine mazhar olur. Uyandığında ilk işi bu rüyasını dönemin önde gelen alimlerinden birine yorumlatmak olur. Daha sonrasında bitmek bilmeyen yolculuklara çıkacak ve gezip gördüğü, keşfettiği her yeri kuvvetli kalemi ile kayda alacaktır.

İlk durak İstanbul…

Gördüğü rüyanın yorumlanmasının ardından Evliya Çelebi’ye ilk tavsiye edilen tüm İstanbul’u gezerek hemen hemen her şeyi yazıya geçirmesi olmuştur. Henüz yirmi dört yaşından olan seyyah bu tavsiye üzerine deyim yerindeyse İstanbul’u karış karış gezmeye başlar. Gittiği her noktada gördüklerini kayıt altına alan Evliya Çelebi daha sonrasında bu yazdıklarını bir araya toplayarak “Seyahatname” isimli muazzam eserini oluşturacaktır. Seyahatnamenin ilk cildi neredeyse tamamen İstanbul için ayrılmıştır. Dönemin en kozmopolit şehri olan İstanbul’a dair en detaylı bilgiler bu eser içerisinde yer almaktadır.  Bugün bile birçok tarihçi temel kaynak olarak Evliya Çelebi’nin bu eserinden yararlanmaktadır. Ünlü gezgin eserinde yalnızca gezdiği noktaların coğrafi özelliklerinden bahsetmemiştir. Gördüğü insan topluluklarının kültürleri, inanışları, efsaneleri, günlük yaşamları ve daha birçok özelliğini titizlikle kaleme almıştır. Bu nedenle hem Türkiye hem de Avrupa için tarihin en önemli kaynaklarından biri olma özelliğini taşımaktadır.

Üç Kıtanın Keşfi…

İstanbul’da deyim yerindeyse adım atacak yer bırakmayan Evliya Çelebi bu gezisini bitirdikten sonra içerisindeki seyahat tutkusunun son bulmadığını fark etmiştir. Bu nedenle keşif işini belki de biraz abartarak elli yıl boyunca bir gezgin olarak yaşamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun üç kıtaya yayılan topraklarının tamamını gezdiği hatta bu sınırların dahi dışarısına çıktığı bilinir. Seyahatnamenin en önemli özelliğinin tasvir edilen yerlerin yalnızca coğrafi özelliklerini barındırmaması, günlük hayatın ve bürokrasinin tüm detaylarına yer verilmesi olduğundan bahsetmiş. Evliya Çelebi, çoğu zaman gittiği yerlerin yerel efsanelerini dahi bu ölümsüz eserine almıştır. Örneğin, Çelebi’nin Balkanlar’da yaşamış olduğu cadı, vampir gibi efsanevi olaylar kitabında oldukça etkileyici kimi zaman ürkütücü şekilde anlatılmıştır. Bir köyün mezarlığından gelen sesler üzerine ilginç tasvirler ile yazılan bu hikaye günümüzde kurgu hikayelerin temel kaynaklarından biri olabilir. Tam elli yılını yollarda geçiren, yazdığı muazzam eser ile insanlığa ışık tutan bu kaşifi saygıyla anıyoruz.

Evet, bir Evliya Çelebi olmak için oldukça fazla fedakarlık gerektiğinin farkındayız. Ancak aynı seyahat tutkusunu taşıyan ve yaşayan insanların olduğu da su götürmez bir gerçek. Belki onlardan biri olmanız için tek yapmanız basit bir yolculuğa çıkmaktır. İyi bir yolculuk başlangıcı için en uygun uçak yada otobüs biletlerini NeredenNereye.com adresi üzerinden satın alabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen adınızı buraya girin