Efendim, gezmek şahane tarih bahane. Seyahat için insanı motive eden pek çok etmen olabilir elbetteki. Bazen okuduğumuz bir kitaptan bazen de izlediğimiz bir filmden etkilenerek yollar düşebiliriz. Kendi adıma konuşmak gerekirse Indiana Jones serisi her filmde keşfedilen birbirinden gizemli ve macera dolu topraklar yeni ufuklara açılmak için oldukça etkili olmuştur. Tarih tüm gizemi ve hikayeleri ile insanı seyahat teşvik eden olgulardan bir tanesi olabilir. Peki, tarihin günümüzdeki coğrafyalarda bizi kendilerine çekmek için armağan ettiği kalıntılar neler? Elbette ki birçok insanın tahmin edeceği gibi antik kentlerden bahsediyoruz.
Antik kentler geçmişin günümüze en iyi şekilde yansıtıldığı yerlerdir. Malumunuz binlerce yıl öncesinde kalan bu şehir, dönemin sosyal yaşantısı, kullanılan araçlar, edebiyat ve kültür alışkanlıkları konusunda bizlere birinci dereceden delil sunmaktadır. Ülkemizde yer alan Efes antik kenti, Eski Yunan medeniyetinin önemli izlerini taşıyan ve bu nedenle yıl içerisinde dünyanın farklı noktalarından pek çok ziyaretçiyi ağırlayan bir şehir. Burada insanların ilk dikkatini çeken dini semboller ve elbette ki mimari sanatlar oluyor. Ve tabi antik kentlerin bulunduğu tek topraklar bizimkiler değil. Dünyanın farklı noktalarında, görülmeye değer pek çok korunmuş antik kent var. Biz de sizler için dünyanın yeni harikaları olmaya aday 7 antik kenti listeledik.
İçerikteki Konular
Machu Pichu – Peru
Biliyorsunuz yakın zaman önce yapılan bir bir araştırma ve düzenlene anket ile birlikte dünyanın yedi harikası değişmişti. İşte yeni listenin harikaların biri olarak Machu Pichu şehri karşımıza çıkıyor. Bu antik kenti fotoğraflarına bir göz attığınızda neden dünyanın yedi harikasında biri olarak görüldüğünü anlamak da zorlanmıyorsunuz. Uzmanlar bir tapınak olarak inşa edildiği düşünülen şehir, tam tamına 2360 metre yükseklikte bulunuyor. Yükseklik korkunuz varsa sadece fotoğraflarına bakmakla yetinebilirsiniz J Orta Amerika medeniyetlerinin gökyüzüne ve yıldızlara olan ilgisini bilmeyen yoktur. Bu denli yüksek bir şehir kurulmasının nedeni elbette ki astroloji biliminde ilerleme sağlamak. Döneminde buraya düzenlenen yağmacı keşifler sırasında fark edilmeyen şehir, sömürgeciler tarafından keşfedilmediği için günümüze kadar oldukça iyi şekilde korunmayı başarmış.
Giza Piramitleri – Mısır
Antik medeniyetler denildiğinde konu Mısır’a geldiğinde şöyle bir durup düşünmek gerekiyor. Milyonlarca yürek tek bir soru, “Piramitler nasıl yapıldı?” Bugün farklı teoriler ortaya atılmış olsa da insanların çoğu bu teorilere inanmayıp daha fantastik açıklamaların peşine düşüyor. Yapılış tarihleri ve bugünün matematik biliminin dahi açıklamakta zorlandığı gizemleri nedeni ile haksız da sayılmazlar. Mumyalar, bubi tuzakları ile dolu mezarlar, metalden yapılmış model uçak tasarımları ve daha bir çok esrarengiz keşif hala açıklanmayı bekliyor. Mısır medeniyetinin semiyolojinin kökenlerini oluşturan yazım alfabesi hiyoroglifler bile henüz tam anlamı ile çözülebilmiş değil. Durum bu olduğunda Mısır’ın piramitleri dünyanın en çok ziyaret edilen antik miraslarından biri oluyor.
Petra Antik Kenti – Ürdün
Güneşin gözden kaybolmaya başladığı zaman ortaya çıkan kızıllığı bilmeyen yoktur. Yumuşak tonlarda sarı ile kırmızı geçişini gösteren bu rengi günümüzün dijital dünyasında dahi yakalamak zor. Petra antik kenti işte bu kızıl renge sahip olduğu için Gül şehri olarak da bilinen bir yer. M.Ö 2500’lü yıllarda dönemin en hareketli şehirlerinden biri olan bu yer, Nebatilerin başkentiydi. Ancak daha sonrasında gerçekleşen Roma akımları nedeni ile giderek yaşam belirtilerini kaybetmeye başlamıştır. İçerisinde Roma eserlerinin bulunduğu bu yer bir toprak çeşidi olan terrra rose isimli topraktan bol miktarda barındırdığı için kızıl renkli olarak karşımıza çıkıyor.
Stonehenge – İngiltere
Efendim sırada sinema dünyası içerisinde defalarca kez farklı mitlerden beslenilerek karşımıza sunulan İngiltere’nin meşhur Stonehenge’i var. Bir rivayete göre bu taşların 5000 yıl önce yapılması imkansız olduğundan büyücü Merlin yanında bir düzineden fazla adam ile büyü kullanarak bu bu kalıntıları inşa ediyor. Evet, bildiğimiz Kral Arthur’un gözü pek büyücüsü olan Merlin. Yakın dönemde ise taşların meşhur mitlerinden birine dayanan, Outlander (Yabancı) isimli bir kitap satış listelerini kasıp kavurmasından sonra tv dizisine uyarlanmıştı. Laf aramızda dizi de oldukça güzel. Taşların kim tarafından, neden, nasıl getirdiğini biz açıklığa kavuşturacak değiliz elbet ancak Londra’nın yakınlarında bulunan bu efsanevi yeri gidip görmenizi kesinlikle tavsiye ediyoruz.
Teotihuacan – Meksika
Efendim sırada çocukluğu gizem ve macera filmlerinin etkisi altında geçmiş olanlar için harika bir yer bulunuyor. Meksika’da yer alan Teotihuacan antik kenti tam anlamı ile gizemin gerçek hayattaki karşılığı diyebiliriz. Zira şehir neden kuruldu, kimler kurdu, sonra neden aniden çekip gittiler hiç kimse bilmiyor. Ne yazık gibi oldukça başarılı şekilde korunmuş bu şehir hakkın yazılı ve sözlü fazla kaynak bulunmuyor. Bu nedenle iş şehrin sevgili ziyaretçilerine kalıyor. Belki de tarihe ışık tutacak bir keşfin ilk adımını siz atarsınız neden olmasın?
Pompeii – İtalya
Sonu pek de hayırlı bitmeyen bir hikayeye sahip olan Pompeii şehri hakkında bir de film bulunuyor. Roma’da, Napoli kentine bağlı bu alanda dönemin en hareketli eğlencelerinin yaşandığı bilinen bir gerçek. Roma medeniyetinin son derece önem verdiği ve seçkinlerin eğlendiği bu mekan şehirde yer alan yanardağın patlaması sonucunda küller ile kaplanıyor. Antik kent yapılan kazılar ve arkeolojik çalışmalar sonucunda bir hayli kurtarılmış durumda.
Palmira – Suriye
Şam’a 215 km yakınlıkta bulunan bu antik şehir M.Ö inşa edilmiştir. Aynı zamanda günümüze kadar gelmeyi başaran bu şehir UNESCO kültür mirası listesinde yer almaktadır. Tarihi ilgi duyuyor ve yaşamak istiyorsanız yolunuz bu bölgeye düştüğünde fırsatı mutlaka değerlendirmelisiniz.
Listemizde yer alan antik kentleri yada çok daha fazlası görmek için yolculuğunuza NeredenNereye.com üzerinden en uygun uçak biletlerini satın alarak başlayabilirsiniz.
