Arnavutluk, İtalya ve Osmanlı medeniyetlerinden izler taşıyan kendine özgü doğal güzellikleri ve tarihi yapıları ile dikkat çeken bir ülke. Kendine özgü dinamikleri ve Balkan kültürünün harmanlanması ile ilginç bir deneyim sunuyor ziyaretçilerine Arnavutluk. Arnavutluk’un Avrupa’ya olan coğrafi olarak Avrupa’ya olan yakınlığı kendine ait olan özelliklerini korumasına engel olmamış, bunun en önemli nedenlerinden biri ise yıllar boyunca bir demir perde ülkesi olarak kalmasından kaynaklanıyor. Ülkenin kırk yılı aşkın bir süre boyunca yöneticisi konumunda bulunan Enver hoca komünist rejimi uygulamış ve bu nedenle ülke uzun bir süre boyunca Avrupa’dan izole bir şekilde hayatına devam etmiş.
Adriyatik kıyılarında kurulmuş olan bu ülke yıllar boyunca coğrafi konumu nedeni ile bir siper olarak kullanılmış diyebiliriz. Avrupa’nın iç kısımlarına gelecek saldırılara karşı duran Arnavutluk bir kilit ülke olarak adlandırılıyor. Batılılar, Arnavutluk için “Albania” kelimesini kullanıyorlar. Bu isim ülkenin Latince “Alba” (yüksekte duran) anlamına gelen kökeninden dolayı verilmiş. Arnavutluk, Avrupa’nın geneli odak alındığında yükseltisi fazla olan bir ülke. Topraklarının büyük bir kısmında ormanlık alanlar, göller ve harika doğal güzellikler konumlanmış. Toplam yüz ölçümü bakımından bir hayli küçük sayılabilecek olan bu ülke güneyde, “Yunanistan ve Karadağ” doğuda “Makedonya” kuzeyde “Kosova” ile komşuluk içerisinde yer alıyor. Ülkenin batıda Adriyatik Denizi ve güneybatıda İyonya Denizi’ne kıyısı bulunuyor, saat dilimi olarak ise ülkemizden bir saat geride bulunuyor. Arnavutluk’un geçmişinde birbirinden farklı medeniyetlerin izlerini rahatlıkla görebiliyorsunuz ve bu durum günümüzde de ülkede kozmopolit bir demografik yapının ortaya çıkmasına neden olmuş. Ülkenin %’ini Müslüman, %’sini Ortodoks ve %10’nu da Katolikler oluşturuyor. Resmi para birimi “Lek” olan ülkenin Avrupa’da yer alan diğer tatil noktaları baz alındığında bir hayli ucuz olduğunu söylemek mümkün. Türkiye’den ülkeyi ziyaret edenler genellikle çok uzun bir tatil için zamanı bulunmayan ve tatilini doğa ile iç içe kalabalıktan uzak huzurlu bir noktada geçirmek isteyen kişiler tarafından tercih ediliyor.
Ülkenin tarihinin kabaca M.Ö 600’lü yıllara kadar uzandığını söylemek mümkün. Arnavutlar, batıda Adriyatik, kuzeyda Tuna ve Sava Nehirleri, doğuda Mora ve Vardar, güneyde ise Pindi Dağları’nın oluşturmuş olduğu doğal sınırlar içerisinde yerleşim sağlamış ve yaşamlarını sürdürmüş. Arnavutluk’un tarihi boyunca bu topraklar üzerinde hakimiyet kuran medeniyetlerden biri de Osmanlı olmuş. 14. yüzyılda Osmanlı bünyesine katılan Arnavutluk, takvimler 1912’yi gösterene kadar Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı olarak kalmış. Ülke bu süreçlerden sonra özellikle I. Dünya Savaşı dönemi boyunca oldukça zor zamanlar geçirmiş ve İtalya, Sırbistan, Karadağ, Yunanistan, Fransa, Avusturya – Macaristan devletlerinin işgaline uğramış. Ülke bugün de Osmanlı döneminden kalan oldukça fazla eser ve kültürel ögeye ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Arnavutluk Gezilecek Yerler
Tiran : Başkent Tiran oldukça küçük bir şehir ve burada bölgenin en önemli güzergahı olan Vatan Şehitleri Caddesi boyunca hareket ederek şehrin tarihi noktalarını fazla yorulmadan gezebiliyorsunuz.
Elbasan : Ülkenin en kalabalık üçüncü şehri olan bu bölge günümüzde bile Osmanlı döneminden kalma yapısını korumayı başarmış nadir noktalardan biri olarak anılıyor. En dikkat çekici özelliklerinden biri ise çevresini kuşatan yemyeşil doğası ile ziyaretçilere oldukça huzurlu bir dinlenme alanı sunması. Şehir içerisinde Osmanlı etkisi ile yapılmış olan çok sayıda İslami eseri bir arada görebileceğiniz gibi birbirinden harika yapılar şeklinde tasarlanmış kiliseleri de görebiliyorsunuz.
Berat : Şehir, Türkiye’de de oldukça fazla ziyaretçisi bulunan Safranbolu evlerini andıran yapıları ile tüm dünyadan insanların ilgisini çekiyor. Osmanlı’nın beş asır boyunca hüküm sürdüğü bu topraklar tarihi ve kültürel değerlerini olabildiğince korumayı başarmış diyebiliriz. Korunmayı başarmış tarihi değerlerinin yanı sıra Berat, Osumi Nehri tarafından ikiye bölünüyor ve harika manzaralara ev sahipliği yapıyor. Burada kurulmuş olan Gorica Köprüsü ise Arnavutluk ziyaretiniz sırasında mutlaka görmeniz gereken yerler arasında bulunuyor.
Durres : Burası Arnavutluk’un en büyük ikinci şehri olarak kabul ediliyor. Orta Adriyatik sahilinde kurulmuş olan bu şehir ülkenin ekonomi ve sanayi alanında en önemli yerleşim merkezi. Eski Kale, Fatih Cami, Ortodoks Kilisesi şehrin gezilip görülmesi gereken alanlarının başında geliyor.
Kruja : Kruja da Osmanlı mimari örneklerinin en sık olarak görüldüğü noktalardan biri. Özellikle sonbahar mevsiminde inanılmaz doğa manzaraları ve tarihi yapılarının harmanlanması ile masal kitaplarından fırmalış bir şehir hissi uyandırıyor. İskender Bey Müzesi, Kruja şehrinde mutlaka görmeniz gereken noktaların başında geliyor.
İşkodra : Bjona ve Drin Nehirleri ile çevrili Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri bu bölge. Kendinizi saatlerce gün batımı manzarasına kaptırmamak için zor tutabilirsiniz. Harika doğal ortamın yanı sıra aynı zamanda zengin tarihi dokuları ile de dikkat çekiyor. Rozafa Kalesi şehirde görmeniz gereken yerlerin başında geliyor.
En hızlı şekilde seyahat etmek için en uygun biletleri NeredenNereye.com üzerinden satın alabilirsiniz.