Dünyada gezilip görülmesi, sokaklarında yürünülmesi gereken onlarca ve hatta yüzlerce şehir bulunuyor. Artık herkesin hayatının vazgeçilmez bir parçası haline gelen internet sayesinde canımızın istediği bir yeri dakikalar içerisinde görebiliyoruz. Elbette ki, gidip canlı kanlı bir seyahat gerçekleştirmek ile aynı değil bu durum. Gene de erişimin bu denli kolay olması ve popüler yerler hakkında yapılan binlerce paylaşım nedeni ile işin heyecan kısmı hafif bir kayıp yaşıyor diyebiliriz. Eğer sıkı bir takipçiyseniz fark etmiş olmalısınız ki, insanlar artık bilinen, hemen hemen her noktası keşfedilmiş, hikayesinin neredeyse her ayrıntısı gün yüzüne çıkmış noktaları gezmek yerine kıyıda köşede kalmış yerlere gitmeyi tercih ediyor. Elbette, dünyanın en çok ziyaretçi ağırlayan noktalarının da hala cazip olmadığını söylemek mümkün değil. Özellikle de insanlığın farklı dönemlerinden bizlere miras kalmış öyle eserler var ki, herkes hayatında bir kere olsun görmek istiyor. Filmler, kitaplar, makaleler sayesinde yer aldığı şehirle özdeşleşen bu eserler insanlar için hala dokunulması gereken yerler. Biz de sizler için şehirlerin sembolü haline gelmiş 7 eseri derledik.
İçerikteki Konular
Paris – Eyfel Kulesi
Eyfel Kulesi’nden fazla bahsetmeye gerek yok aslında. İlk yapıldığı yıllarda yerel halk ve dönemin sanatçıları tarafından şiddetli şekilde eleştirilmiş olsa da zaman içerisinde romantizm şehri Paris’in sembolü haline gelmiş. Başından geçen ilginç olaylara değinmek gerekirse, Eyfel Kulesi’nin evli olduğunu biliyor muydunuz? Kuleye takıntısı olan bir kadın kendisi ile resmi olarak evlenmeyi başarmış. Bir de bu ünlü kule İkinci Dünya Savaşı sırasında asansöründen mahrum kalmış. Nedeni ise hayli mantıklı aslında; Savaş yıllarından Almanların kuleye bayrak asmaması için kule asansörünün halatları kesilmiş. Tabi böylesi yüksek bir yapıya asansör olmadan tırmanmak da pek akıl işi değil. Ayrıca kule yapıldığı günden itibaren 250 milyon kişiyi geçkin ziyaretçi tarafından ziyaret edilmiş.
New York – Özgürlük Anıtı
Biraz film izleyen birinin hafızasından çıkmayacak bir eser Özgürlük Anıtı. Zira hemen hemen tüm Amerikan filmlerinde uzaylılar da dahil olmaz üzere karakterler ya önünden geçiyor ya da bir kez olsun uğruyor buraya. 19. Yüzyılda anıt göçmenler için bir deniz feneri görevi görmüş. O tarihlerde yaklaşık 9 milyon kişinin göç ettiği Amerika’yı uzaktan tanımanın ve başarıya ulaşıldığının anlaşılması için anıtı görmek bir sembolmüş. İlginç bir o kadar da komik bilgilerden biri ise şu; heykel hakkında en çok merak edilen şeylerden biri Lady Liberty’nin ayak numarası. Okuduktan sonra sizinde aklınızda bir soru işati meydana geldiyse belirtmeden geçmeyelim bu özgür kızın ayağı tamı tamına 859 numara.
Roma – Kolezyum
Gladyatörlerin birbiri ile kanlı mücadelelerini ya okumuş ya da bu konuda yapılmış olan sayısız filmi izlemişsinizdir. İşte bir zamanlar olayların canlı kanlı takip edildiği arena hatta dönemin en büyük arenası Roma’da yer alıyor. Kolezyum şüphesiz dünyanın en değerli kalıntılarından biri ve İtalya tarafından itinayla korunan bu yer milyonlarca turisti ağırlıyor. Kolezyum’da batı kapısından çıkmak uğursuzluk olarak kabul ediliyor. Aslında bu düşüncenin çok sağlam bir temeli var; Etkin olarak kullanıldığı dönemde arenada hayatını kaybedenlerin oyunlara çıkış yaptığı yer bu kapı.
Brüksel – Manneken Pis
Manneken Pis, namı diyar “İşeyen Çocuk” heykeli. Evet, bu küçük dostumuz gerçekten minicik ve neden bu kadar ünlü olduğunu çözemeyebilirsiniz. Ancak gerek oldukça iyi bir sanat eseri olması gerekse popüler kültür ürünü birçok eserde kullanılmasından dolayı bir hayli ünlü bir eser. Bu küçük çocuğumuzun başı beladan kurtulmuyor diyebiliriz. Eser buraya yerleştirildiği günden bu yana defalarca kez çalınmış, kırılmış. Hatta bugün gitseniz göreceğiniz orijinal Manneken Pis olmayacak, şu an Brüksel’de sergilenen eser oldukça başarılı bir replikadan ibaret.
Kopenhang – Küçük Deniz Kızı Heykeli
Evet, bu eser de Manneken Pis gibi oldukça küçük ancak şahsen ben çok beğeniyorum. Oldum olası deniz kızlarına karşı bir ilgim olmuştur. Bu oldukça gerçekçi yapılmış heykel de manzara ile öylesine uyum sağlamış ki, bence yanına gidip fotoğraf çekmemek için herhangi bir neden yok. Ne yazık ki, dünyanın her yerinde garip insanlar mevcut. Garip diyorum çünkü farklı kelimelerle tanımlamak istemedim; en hafifi bu oldu. Zira bu masum heykel kayanın üzerine yerleştirildiği günden bu yana defalarca kez saldırıya uğramış.
Londra – Big Ben Saat Kulesi
Londra dediğimizde aklınıza ilk gelen kesinlikle Big Ben Saat Kulesi oluyor öyle değil mi? Aslına bakarsanız bu oldukça normal. Sayısız film ile her defasında hafızalarımıza kazınıyor bu eser. Londra’da yapılacak bir gezi sırasında mutlak görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Belki de dünyanın en ünlü saati olmanın da bir bedeli var. Her yıl yeniden ayarlanan saat için onlarca kişi oldukça detaylı şekilde çalışıyor üstelik sarayda yer alan 2000’ e yakın da Big Ben saatine göre yeniden ayarlanıyor.
Hindistan – Tac Mahal
Milyarca insanın yaşadığı Hindistan geçmişten günümüze her dönem insan nüfusunun en yoğun olduğu bölgelerden biri oldu. Bunun neticesinde de onlarca ve hatta yüzlerce yerel din, birbirinden renkli kültürler, mistik mitler bu topraklarda kol geziyor diyebiliriz. Hindistan’ın dünya genelinde en ünlü olan yapısı ise Tac Mahal. Şah Cihan tarafından yaptırılan bu eser yapımında tamamen beyaz mermerlerin kullanılmasında dolayı eşsiz bir güzelliğe sahip tabi ki aynı zamanda bir mimari harika. Hindistan’da, Tac Mahal etrafına farklı fabrikaların kurulması neticesinde hava kirliliği oluşunca bu beyaz güzellik tehlike altına giriyor. Bu nedenle birçok kampanya başlatılmış ve Tac Mahal’in çevresine kurulan fabrikalar kapatılmış. Eser ile ilgili anlatılan bir diğer hikaye ise şöyle: Tac Mahal’in siyah bir kopyası da tam karşısına yapılacakmış ancak Şah Cihan’ın oğlu ile içine girdiği mücadeleden dolayı yapımı engellenmiş.
Evet, sizlerle dünyanın 7 köşesinden ikonlaşmış eserleri paylaştık. Bu yazımızı fazla uzatıp canınızı sıkmadan burada bitiriyoruz, ancak binlerce yıllık insan medeniyetinin mirası bu kadarla sınırlı değil elbette. Yazının ikinci bir bölümün de yakında yazılacağını bildirerek bitirelim.
Dünyanın farklı köşelerindeki bu eserleri yakından görmek isterseniz hemen bir uçak bileti alın ve yolculuğunuza başlayın…